MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan ... ada ... parsel sayılı 19.512,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve miras payları oranında davalı ... ve müştereklerinin kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit ve 02.07.1997 tarihinde tescil edilmiş, 2009 yılında yapılan güncelleme çalışmaları sırasında taşınmaz, aynı nitelik ve kullanım şerhiyle birlikte tespit edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, taşınmazın 1956 yılından beri murisleri ile kendilerinin kullanımında olduğunu iddia ederek, davalılar adına olan kullanım şerhinin iptali ile kendi adlarına şerh verilmesi istemiyle 08.02.2013 tarihinde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kaldırılarak davacıların zilyet olduğunun tespitine ve şerh olarak yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Çekişmeli taşınmazda kullanımı da içeren kadastro tespiti 1993 yılında yapılmış ve hükmen 02.07.1997 tarihinde kesinleşmiştir. 3402 sayılı Yasa'ya, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. madde uyarınca, 2009 yılında 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarda kullanıcı güncelleme çalışması yapılmış, çekişmeli taşınmazlarda kullanıcıların değişmediği tespit edilmiştir. Davacılar, dava konusu taşınmazı 1956 yılında imar-ihya ederek kullandıkları iddiasıyla dava açmışlardır. Davanın kadastro tespitinin yapıldığı 1993 yılından önceki nedenlere dayandığı anlaşılmakta olup davanın açıldığı 08.02.2013 tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın dinlenilme olanağı yoktur. 2009 yılında yapılan kullanıcı güncelleme çalışmasına itirazda ise ancak güncelleme ile lehine şerh verilen kişiden satın alma veya başka bir nedenle devralma iddiasıyla açılacak davaların dinlenilme olanağı vardır. Davacı taraf, şerh sahibi ... ve paydaşlarından zilyetliği devraldığı yönünde bir iddiada da bulunmadığına göre hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 30.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.