Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3917 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8486 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 2655 parsel sayılı 70.480,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle 24.10.1956 tarihinde dava dışı “Mustafa mirasçıları” adına tespit edilmiş, Hazinenin itirazı üzerine mahkemece taşınmazın orman niteliği ile tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiş ve verilen bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 21.05.1965 tarihinde kesinleşmiştir. Orman Kadastro Komisyonunca 1981 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B (orman rejimi dışına çıkarma) uygulaması sonucu davaya konu taşınmaz bölümü 2/B alanı olarak belirlenmiş ve bu tespit 1983 yılında kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz 12.03.2003 tarihinde 6398 parsel numarası ve 46.265,00 metrekare yüzölçümü ile adına tapuya tescil edilmiş ve aynı tarihli İmar Kanununun 18. maddesi uygulaması sonucunda, 279 ada 1 parsel numarası ve 45.726,00 metrekare yüzölçümü ile beyanlar hanesine, adına tescilli 2312/2400 payın 2173/2400 payının 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak tarla niteliğiyle 2312/2400 payı , 88/2400 payı da ... adına tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak öncelikle taşınmazın 41.382,00 metrekarelik bölümüne isabet eden 2172/2400 payının iptali ile adına tescili, olmadığı takdirde taşınmazın kendi kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, zilyetliğe ilişkin talebinin kısmen kabulü ile çekişmeli 279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 25.10.2013 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacı tarafından kullanıldığının tespitine ve bu şekilde beyanlar hanesine işlenmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı taraf, tapu iptali ve tescil isteminin reddine yönelik hükmü temyiz etmemiş olmakla taşınmazın mülkiyetine ilişkin bu yön kesinleşmiştir. Temyizin kapsamı itibariyle taraflar arasındaki ihtilaf, kullanım şerhine yöneliktir. Mahkemece; dava konusu taşınmazın davacı tarafından kullanıldığının sabit olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun değildir. Dosya içeriğine göre; çekişmeli taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Yasası'na 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile getirilen Ek-4. maddesi kapsamında yapılan kullanım kadastrosunun bulunmadığı, yine bu kapsamda güncelleme tutanağı veya güncelleme listesinin de düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosu yapmak görevi idareye ait olup, mahkemenin idare yerine geçerek böyle bir işlem yapma olanağı yoktur. Buna göre davacının dava konusu taşınmazla ilgili olarak kullanım kadastrosu yapılması için idareye başvurmak yerine mahkemeye dava açmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.