Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3902 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6130 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2011/145-2012/647Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı Hazine vekili; Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulamasında, tescil edilmeyen yerler üzerinde binmeli olarak imar parselleri oluşturulduğunu, bilahare aynı alanın davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından da imar düzenlemesine tabi tutulduğunu; Kabasakal Köyü 1508 (3059) sayılı kök parselin de, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, Büyükşehir Belediyesinin şuyulandırması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini ve 858 metrekarelik kısmı üzerine 4898 ada 2 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini; ancak, anılan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; tapu iptali ve Hazine adına tescil, tapu kaydı üzerindeki şerh ve ipoteklerin terkini istekleriyle dava açmış; 20.07.2012 tarihli dilekçesiyle, dava konusu imar parselinin 4898 ada 3 sayılı parsel olduğunu belirterek, maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın kabulüne, dava konusu 4898 ada 2 parselde fen bilirkişinin krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 858 metrekarelik yerin tapu kayıtlarının iptali ile kök parsele (kök parseli 1508 (3059) ) dönüştürülerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş; hüküm, davalı Adana Büyükşehir Belediyesi vekili ve davalı Çukurova Belediyesi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapu iptal ve Hazine adına tescil ile eski hale ihya ve ayrıca şerh ve ipotek terkini isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile tapu iptali ve eski hale ihya suretiyle Hazine adına tescile karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin imar düzenlemeleri yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi'nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı şuyulandırma işlemi ile Adana Büyükşehir Belediyesi'nce yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda da tamamının kamu alanında kullanılmaküzere terkin edildiğini, ancak anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmiş olup, böylece imar parselinin sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek, 4898 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 858 metrekarelik kısmı bakımından tapu iptal ve Hazine adına tescil ile kayıtların eski hale iadesi ve ayrıca tapu kaydındaki şerh ve ipoteklerin terkini istemleriyle eldeki davayı açmış; 20.07.2012 tarihli dilekçesiyle, dava dilekçesinde dava konusu imar parselinin 4898 ada 3 sayılı parsel yerine 4898 ada 2 sayılı parsel olarak yazılmak suretiyle maddi hata yapıldığını belirterek, maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir. Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa'nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın ve de alınan bilirkişi raporu ile krokisinin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde alınan teknik bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğu gibi, rapora ek kroki ile uydu fotoğrafı üzerine çizilen krokinin de farklı oldukları ve yine 1508 sayılı ihdas parselinin tescil bildiriminde (beyannamesinde) 186 nolu parselin terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği de gözetilerek; çelişkiler giderilmediği gibi, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (Seyhan Belediyesi’nin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasında nereden ihdas edildiği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Ayrıca, ihdas beyannamesinde belirtilen 186 sayılı parsel ile 4898 ada 3 sayılı imar parselinin ilk tesislerinden olan 174 sayılı parselin Seyhan Belediyesi’nin 38 nolu düzenleme bölgesinde; 4898 ada 3 sayılı imar parselinin diğer ilk tesisleri olan 143 ve 144 sayılı kadastral parsellerin ise, 37 nolu düzenleme bölgesinde yapılan imar uygulamaları kapsamında kaldıkları dikkate alınarak ve 186 parsel sayılı taşınmazın ilk tesisinden itibaren tedavüllü tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (Belediye Encümen kararları, şuyulandırma cetvelleri, vs) temin edilerek; çekişme konusu 1508 sayılı ihdas parselinin bulunduğu alanın Seyhan Belediyesinin şuyulandırma işlemlerinden hangisi kapsamında (hangi bölge imar uygulama alanı içerisinde) kaldığı açıkça belirlenmemiş ve bu husus denetlenmemiştir. Kabule göre de; hükme dayanak alınan bilirkişi heyeti raporunda, çekişmeli 858 metrekarelik kısmın, 4898 ada 3 sayılı imar parseli içerisinde kaldığı bildirilmesine rağmen, 4898 ada 2 sayılı parsel bakımından hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 04.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.