Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Veysel'in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, (İstanbul Beşinci İcra Mahkemesi)'nin 17.11.2003 tarihli ve 2003/2371-6873 sayılı kararının infazı sırasında 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5349 sayılı Kanun'la değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesi uyarınca sanığın eylemine uygulanacak yaptırımın idari para cezasına dönüştürüldüğünden bahisle, 10 gün hafif hapis cezasının infazının durdurulmasına, sanığın 5349 sayılı Kanun'la değişik, 5252 sayılı Kanun'un 7 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52. maddeleri gereğince 200 Yeni Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, aynı mahkemenin 21.09.2005 tarihli ve 2003/2371-6873 sayılı ek kararını müteakip, sanık hakkındaki hafif hapis cezasının kesinleşme tarihine göre 18 aylık ceza zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, 17.11.2003 tarihinde verilen cezanın kaldırılmasına dair anılan mahkemenin 20.02.2006 tarihli ve 2003/2371-6873 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin (İstanbul Yedinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 16.06.2006 tarihli ve 2006/555 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, sanığın 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına dair 17.11.2003 tarihli hükmün 02.01.2004 tarihinde kesinleştiği, Cumhuriyet Savcılığınca çıkarılan davetnamenin 24.05.2004 tarihinde sanığa tebliğ edildiği ve ceza zamanaşımı süresinin bu tarihte kesilerek yeniden işlemeye başladığı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 112/6. maddesinde belirtilen 18 aylık ceza zamanaşımı süresi dolmadan sanık hakkında ek karar verilerek idari para cezasına hükmedildiği ve 10 gün hafif hapis cezasının infazının durdurulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 15/2. maddesinde yer alan "Cezanın infazının ertelenmesi veya durdurulması halinde bu cezaya ilişkin zamanaşımı işlemez" hükmü de nazara alındığında, sanık hakkında mahkemece uyarlama kararı verilerek yeni bir ceza tayin edildiği ve eski cezanın infazının durdurulmasına karar verildiğine göre, bu işlemler yapılırken ceza zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı ve ek kararla verilen cezaya 5326 sayılı Kanun'un 21. maddesinde gösterilen yerine getirme zamanaşımı kurallarının uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21.03.2007 gün ve 15192 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay CBaşsavcılığı'nın 04.04.2007 gün ve K.Y.B.2007/62073 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: Dosya kapsamına göre borçlu hakkında 17.11.2003 tarihinde verilen 10 günlük hafif hapis cezasını içeren hükmün 02.01.2004 tarihinde kesinleşmesini müteakip, Cumhuriyet Savcılığı'nca çıkarılan davetnamenin 24.05.2004 tarihinde tebliği ile bu tarih itibarıyla ceza zamanaşımı süresi kesilerek yeniden işlemeye başlamış, 765 sayılı TCK'nın 112/6. maddesinde isnat edilen eylem için öngörülen 18 aylık ceza zamanaşımı süresi dolmadan sanık hakkında 21.09.2005 tarihinde mahkemece ek karar verilerek 10 günlük hafif hapis cezasının infazının durdurulmasına ve idari para cezasına hükmedildiğinin anlaşılması karşısında, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 15/2. maddesinde yer alan "Cezanın infazının ertelenmesi veya durdurulması halinde bu cezaya ilişkin zamanaşımı işlemez" hükmü de nazara alındığında, sanık hakkında mahkemece uyarlama kararı verilerek yeni bir ceza tayin edildiği ve eski cezanın infazının durdurulmasına karar verildiğine göre, bu işlemler yapılırken ceza zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı ve ek kararla verilen cezaya 5326 sayılı Kanun'un 21. maddesinde gösterilen yerine getirme zamanaşımı kurallarının uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle İstanbul Yedinci Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2006 tarihli ve 2006/555 değişik iş sayılı kararının 5237 sayılı CMK'nın 309/4-c maddesi uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.