MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (KADASTRO MAHKEMESİ SIFATI İLE)DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSUTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 133 ada 5 ve 25 parsel sayılı 168,46 ve 281,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 5 parselin ..., 25 parselin ...’ın kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kendi kullanımında olan 133 ada 4 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik ölçüldüğü iddiası ile dava açmıştır. Yargılama sırasında dava konusu edilen yerin yukarıda yazılı parseller içinde kalması nedeni ile bu parsel malikleri davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesinde öngörülen yüzölçümü düzeltilmesi istemine ilişkin bulunduğu ve Kadastro Müdürlüğünce düzeltim yapılabileceği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki taşınmazlar 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi uyarınca kullanım kadastrosuna tabi tutulmuş ve davacı da yapılan askı ilan süresi içinde 04.10.2010 tarihli dilekçesi ile lehine kullanıcı şerhi verilen 133 ada 4 sayılı parselin miktarının eksik tespit edildiğini ileri sürerek Kadastro Müdürlüğünü taraf göstermek sureti ile dava açmıştır. Açıklanan hususlar karşısında dava, 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesinden kaynaklanmayıp, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Bu tür davalarda davalı sıfatı, tespit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. HUMK'nın 179/1. maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmayıp oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olma halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda da Kadastro Müdürlüğünün davalı gösterilmesinin ve Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gerekir. Husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece ... hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, dava edilmek istenenin aslında ... değil, Hazine olduğu anlaşıldığına göre belirgin biçimde temsilcide yanılgı hali bulunduğu kuşkusuz olup, bu durumda davanın sadece Kadastro Müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. O halde mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın tespit maliki Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazineye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilmeli keşif sırasında davacının kullanımında olan taşınmazın bir bölümünün 133 ada 5, bir bölümünün de 133 ada 25 parseller içerisinde kaldığının belirlenmiş olması ve 133 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısı ...'ın da duruşmaya gelerek davayı kabul ettiğini bildirmiş olduğu göz önüne alınarak mahkemece toplanan delillere ve tespit tarihindeki kullanım durumuna göre sınırlar belirlenmek suretiyle davanın esasına ilişkin bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek ve davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.