MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1967 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan ve taşlık vasfında olması nedeniyle tespit harici bırakılan taşınmaz, 10.08.2011 tarihli idari işlem nedeniyle 238 parsel numarası ve 4.467.845,26 metrekare yüzölçümlü olarak Hazine adına tescil edilmiş, 09.11.2012 tarihinde toplulaştırma nedeniyle 3.656.685,05 metrekare yüzölçümlü 101 ada 1 ve 786.366,18 metrekare yüzölçümlü 102 ada 2 parsellere ayrılmıştır. Davacı, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın kendisine ait olduğunu iddia ettiği kısmı hakkında tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 27.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda yeşil renk ile taralı ve (A) harfi ile gösterilen 99.853,96 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava, idari yoldan oluşan tapu kaydının tesis tarihine kadar, öncesi taşlık olan yerde davacı adına 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ile çözüme kavuşturulacak nitelikteki tapu iptali ve tescil davasıdır. O halde, imar-ihyanın ne zaman başladığı, ne zaman tamamlandığı ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü önem arz etmektedir. Dosyadaki zirai bilirkişi raporu bu hususları karşılamadığı gibi, keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımları da soyut nitelikte kalmakta olup, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile ekonomik amaca uygun zilyetlik başlangıç tarihini belirlemeye yeterli değildir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalı, dinlenilecek yansız bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin, niteliğinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescil edildiği tarihe kadarki niteliği, zirai faaliyete konu olup olmadığı, imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı tarih ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, komşu parsellerle mukayeseli inceleme yapılmalı, fotoğrafçı bilirkişi aracılığı ile taşınmazı tüm yönleriyle gösterecek fotoğraflar çekilmeli, fen bilirkişisinden keşfi ve uygulamayı izlemeye ve infazı kabil sicil oluşturmaya elverişli rapor alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.