Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3311 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14092 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucunda Bürücek Köyü çalışma alanında bulunan 482 ada 27 parsel sayılı 122,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebine ...'ın kullanımında olduğu ve tutanağın beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına 6.07.1998 tarihinde tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., taşınmazın fiilen kendi kullanımlarında bulunduğu iddiası ile 22.10.2012 tarihinde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisi ...'ın 22.02.2013 tarihli krokili raporunda (B) harfi ile gösterilen sarıya boyalı 40 m2'lik kısmın davacı tarafından kullanıldığının tespitine, bu durumun tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edilmesi talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf 482 ada 27 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki kapı ve çitlerin kendilerine ait olduğu ve 24 parselde bulunan evlerine geçmek için ??ekişmeli taşınmazı 30 yıldan beri yol olarak kullandıkları iddiası ile dava açmışlardır. Çekişmeli taşınmazın 1997 yılında yapılan tespiti 1998 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafın kadastro tespit günü öncesinde dayandıkları zilyetlik yönünden; dava tarihinin 22.10.2012 olduğu, tespitin 06.07.1998 tarihinde kesinleştiği nazara alındığında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, tespit gününden sonra dahi taşınmazın halen zilyetliklerinde bulunduğunu iddia etmiş iseler de davacı tarafın son 10-12 yıldan beri fiili bir kullanımlarının bulunmadığı yerel bilirkişi ve tanık sözlerinden anlaşıldığına göre adlarına şerh verilmesi isteminin reddine dair hükümde bir isabetsiz bulunmamaktadır. Ancak, davacının talebi reddedildiğine "kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazlan 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermek olduğuna göre teknik bilirkişinin raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm hakkında davacı taraf yararına tespit hükmü kurulması davacının hukuki yararı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile davalı Hazine vekilinim temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.