Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3218 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4821 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 114 ada 4, 117 ada 56 ve 144 ada 29 parsel sayılı 944.40, 1.479.25 ve 4.015.32 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı ..., 117 ada 59 parsel sayılı 3.049,50 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz aynı nedenle ve eşit paylarla davalı ... ve dava dışı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazların miras bırakanı ...’dan intikal ettiği, mirasçılar arasında paylaşım yapılmadığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava ve temyize konu olan taşınmazların davalı tarafından 3. kişilerden satın alındığı, davacı tarafın tereke malı olduğu yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, temyize konu olan bu taşınmazların da ortak muris ...'dan intikal ettiğini ve mirasçılar arasında paylaşım yapılmadığını iddia etmiş, davalı ise bu taşınmazların miras bırakandan intikal etmeyip 3. kişilerden kendisi tarafından satın alındığını savunmuştur. Dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının edinme bölümünde ise taşınmazların ceddinden intikalen ve taksimen gelme yerler olduğu belirtilerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespiti yapılmıştır. Bu durumda uyuşmazlık taşınmazların öncesinin tarafların ortak murisine mi ait olduğu yoksa davalı tarafından 3. kişilerden mi satın alındığı noktasında toplanmaktadır. Taşınmazlar başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın öncesine ait beyanları birbirinden farklı olup bir kısmı öncesinin dedelerinden kalıp davalıya geçtiği, bir kısmı amcasından davalıya geçtiği, bir kısmı babasından davalıya geçtiği, bir kısmı ise 3. kişilerden satın aldığı yönünde çelişkili beyanlarda bulunmuşlardır. Mahkemece beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden ve taşınmazın öncesine ait somut ve maddi olaylara dayalı beyanlar alınmadan soyut beyanlara dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanından mı intikal ettiği, yoksa davalı tarafından 3. kişilerden mi satıldığı, babası tarafından davalıya verilmiş ise ne şekilde verildiği, ne zamandan beri kim tarafından ve hangi sıfatla kullanıldığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.