Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 125 ada 64 parsel sayılı 2542,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı Fevzi adına tespit edilmiştir. Davacı Ayişe, yasal süresi içinde satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 125 ada 17 parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mehmet, taşınmazın babasından intikal ettiği ve mirasçılar arasında paylaşım yapılmadığı iddiasına dayanarak davaya katılmıştır. Yargılama sırasında davaya konu edilen taşınmazın 125 ada 64 parsel sayılı taşınmaz olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu 125 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, zilyetlik ile mal edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği belirtilmek sureti ile 125 ada 17 ile ilgili davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına ve usule uygun değildir. Davacı dava dilekçesinde dava ettiği taşınmazı 125 ada 17 parsel olarak bildirmiş, ancak keşifte dava ettiği yeri mahkemeye göstermiş, kadastrocu bilirkişi raporuna göre davacı tarafından dava edilen yerin 125 ada 64 parsel içinde kaldığı belirtilmiştir. Belirtilen taşınmazın kadastro tespit tutanağı incelendiğinde davacının davasını doğru hasma yönelttiği anlaşılmaktadır. Bu durumda parsel numarasının eksik ya da yanlış bildirilmiş olmasının maddi hata olarak kabulü zorunludur. 125 ada 64 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı 30.04.2008-29.05.2008 tarihleri arasında askı ilanına çıkmış ve dava da askı ilan süresi içinde 22.05.2008 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca davacının 125 ada 64 parsele yönelik davası süresinde kabul edilerek tutanak aslı davalı hale getirilmek suretinin dosyaya getirtilmesi ve davaya bu parsel yönünden devam edilerek İddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacı ve katılanın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 22.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.