Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3126 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21173 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 19 parsel sayılı 1.918,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev, ahır ve arsa vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 109 ada 19 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali davacı ... adına tapuya tesciline, davacının davalıya 5.562,50 TL tazminat ödemesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece davalının satın aldığını iddia ettiği yerin dava konusu taşınmaza komşu taşınmazlar olduğu ve çekişmeli taşınmazda davacı ve öncesinde de babasının malik sıfatıyla ve iradesiyle 20 yılı aşan süreyle zilyetlikleri bulunduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmişse de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Taşınmaz kadastro sırasında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiş, yargılama sırasında davalı, taşınmazı dava dışı 3. kişilerden senetle satın aldığını ve o tarihten beri taşınmaza zilyet olduğunu savunmuştur. Dosya kapsamından davalının delil olarak dayandığı senetlerin düzenlendiği tarihten kadastro tespit tarihine kadar taşınmazın davalının zilyetliğinde olduğu ve üzerindeki ev ve ahırın da davalı tarafından yaptırıldığı belirlenmekle birlikte, davalının satış tarihinden kadastro tespit tarihine kadar 20 yıl bağımsız zilyetliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dinlenen bir kısım tanıklar taşınmazın öncesinde davacı tarafın zilyetliğinde olduğunu belirtmiş, ancak taşınmazda davalının zilyet olduğunu söyleyen tanıklardan taşınmazın, öncesinde kimin zilyetliğinde olduğu sorulmamıştır. Davalı yararına ancak eklemeli zilyetlik yoluyla taşınmaz iktisabı mümkün olduğuna göre doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece yeniden yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve önceki keşifte dinlenen tanıklar marifetiyle mahallinde keşif yapılmalı, daha önce dinlenen tanıklardan senette satıcı görünen kişilerin dava konusu taşınmazda zilyet olup olmadıkları, zilyetliklerinin başlangıcı, süresi, şekli, kimden intikal ettiği sorulmalı, gerektiğinde HMK: 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi bulunması nedeniyle senette satıcı görünen kişiler dinlenilerek davalıya sattıkları yerin davalı taşınmaz olup olmadığı kesin bir şekilde belirlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde çelişkiler giderilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle karar verilmesi isabetsiz olup, bozma nedenine göre de sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.