Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 303 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20776 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 215 ada 7 parsel sayılı 2.267,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 6/24 payı davalı ..., 9/24 payı davalı ..., 9/24 payı davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına, satın almaya ve irsen intikale dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın payları oranında davalı ... ile davalılar ... ve ... mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığı, tapu kayıt maliki olan ... payının oğlu ...tarafından 1965 yılında davacının murisi ...'e yapılan harici satışın geçersiz olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Tapu kayıtları lehe olduğu gibi aleyhe de delil teşkil etmektedir. 22.12.1934 tarih 951 nolu tapu kaydının ...nin dağıtımı ile oluştuğu anlaşılmaktadır. Tapu kaydında da 66 ada 51 parselden söz edilmektedir. 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesinin (A) bendine göre tapu kaydının haritasının bulunması halinde kayda haritasıyla kapsam tayini gerekir. Mahkemece tapu kaydının haritası getirtilerek kadastro paftası ile haritanın ölçeği eşitlenmek suretiyle kapsamı belirlenmediği gibi, tapu kaydındaki sınırlar tek tek okunmak suretiyle tapu kaydına sınırları itibariyle de kapsam tayin edilmemiştir. Ayrıca tapu kaydının paylı olduğu gözetildiğinde her pay açısından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b-c maddelerinin davacı lehine oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme açısından yapılan zilyetlik araştırması da yetersizdir. Öte yandan paylı tapu kayıt malikleri ile tespit malikleri arasındaki akti ve irsi ilişki de belirlenmemiştir. Eksik araştırmayla hüküm verilemez. Bu nedenle doğru sonuca varılabilmesi için davacının dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas dağıtım cetveli ve dağıtım haritası getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, sağ iseler 27.08.1965 tarihli senetteki tanıklar ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, tapu kaydı, yerel bilirkişiler yardımı ve fen bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanmalı, hudutları tek tek zeminde gösterilmeli, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen hudutlar fen bilirkişi krokisinde işaretlenmeli, tapu uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi beyanı komşu parsellerin tutanak içerikleri ve malikleri ile denetlenmeli, oluşumuna esas harita, plan veya kroki bulunduğunun saptanması halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenen ilkeler doğrultusunda mahalline uygulanarak yöntemince kapsamı tayin edilmeli, bu şekilde kaydın kapsamı belirlenerek fen bilirkişisine davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamını ve sınırlarını ayrıntılı olarak gösterecek şekilde, keşfi izlemeye elverişli ayrıntılı harita düzenlettirilmeli, 22.12.1934 tarih 951 sicilden gelen tapu kaydının bir kısım paylar yönünden 26.09.1968 ve 06.08.1992 tarihinde revizyon gördüğü ve davacının 1965 tarihli harici senede dayandığı nazara alınarak; 1965 tarihinden kadastro tespit tarihine kadar çekişmeli taşınmaza kim tarafından zilyet edildiği, zilyetliğin niteliği, sürdürülüş biçimi maddi olaylara dayalı olarak tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, tapu kayıt maliklerinin ölüm tarihleri ile tespit malikleri arasındaki akti ve irsi ilişki belirlenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b-c şartları her pay açısından ayrı ayrı değerlendirilmeli, kayıt kapsamı dışında kalan bölüm açısından uyuşmazlığın zilyetliğe göre çözülmesi gerektiği düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.