Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 361, 509, 522, 948, 989 ve 1080 parsel sayılı 8900, 4450, 4550, 2700,1300 ve 3150 metrekare yüzöiçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında Mustafa, satın almaya dayanarak davaya katılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parseller tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; müdahil Mustafa'nın davasının kabulüne ve çekişmeli parsellerin müdahil Mustafa adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ile davacılardan Nazmiye, Ayten, Serdar, Celal, E.Zeynep, M.Candan, Şükran ve Huriye vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1 - Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, taşınmazların tarım arazisi niteliğinde olup dayanılan vergi kayıtları kapsamında kaldığı ve mülk edinme şartların şahıslar yararına gerçekleştiği, mahkemece mahallinde yapılan keşif, uygulama, yerel bilirkişi anlatımı ve uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporla belirlendiğine göre Hazine vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının (REDDİNE), 2- Davacı Ayten ve arkadaşları vekilinin temyizine gelince; mahkemece davaya konu taşınmazların davacılann murisi Azime'ye ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve mirasçılarının tapuda kayıtlı bulunmayan bu taşınmazları 12.08.1979 tarihli senetle müdahil Mustafa'ya satıp teslim ettikleri gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazların davacıların kök murisi Azime'ye ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve mirasçılar arasında usulüne uygun olarak yapılmış bir taksimin bulunmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tescil davasından sonra, fakat tespitten önce tüm mirasçılar tarafından taşınmazların müdahil Mustafa'ya satılıp satılmadığı ve davacıların tamamının davadan feragat edip etmedikleri konularındadır. Çekişmeli taşınmazların M... kızı Azime'ye ait iken ölümü ile mirasçıları Ali, Akif, Fatma ve Gülsüm'e (Gülsüm'ün de ölümü ile çocukları Süleyman ve Izzet'e) kaldığı, mirasçılar arasında usulüne uygun olarak yapılmış bir taksimin bulunmadığı 1979 yılında müdahil Mustafa'ya yapılan satışa mirasçılardan Akif (ölü) mirasçılarının katılamadığı, terekenin iştirak halinde olması nedeniyle bir kısım mirasçıların yaptıkları satısa değer verilemeyeceği, davadan feragat eden avukat Muzaffer'in bir kısım davacılar vekili olarak feragate yetkili olmakla beraber bir kısım mirasçılar vekili olarak feragate yetkisinin bulunmadığı ve ayrıca kararı süresinde temyiz eden Nazmiye'nin de vekili olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kaldı ki, dava Hukuk Mahkemesinden devren gelmiş olmakla tutanakların malik haneleri açık olduğu için bir kısım davacıların davadan feragat etmesi sonuca etkili olmayıp, mahkemenin gerçek maliki araştırmasını engelleme gibi bir durum söz konusu değildir. Hal böyle olunca; davacıların davasının kabulüne, müdahilin talebinin reddine, yukarıda belirtilen nedenlerle müdahil Mustafa'ya yapılan satışın geçersizliğine ve taşınmazların hisseleri oranında Azime mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece taşınmazların Azime'den intikal edip terekesinin iştirak halinde bulunduğu, satışa tüm mirasçıların katılmadığı ve bu nedenle satışın hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 19.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.