Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 254 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10098 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan ... ada ... parsel sayılı 2.681,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hak, bağışlama, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar murisi ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davacıların muris ...'ın veraset ilamında belirtilen payları oranında tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın kök muris tarafından bağışlandığına ilişkin ispata yeter delil sunulamadığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın kök muris ...'tan intikal ettiğini, murisin malvarlığının taksim edildiğini ancak bu taşınmazın taksim harici bırakıldığını öne sürerek miras hisseleri oranında iptal ve tescil istemiyle dava açmış, davalı ise taşınmazın muris ... tarafından ölümünden önce murisleri ... 'a verildiğini ve yıllarca da onun tarafından kullanıldığını, paylaşım yapılmadığını kabul etmediklerini, paylaşım yapıldığını ve ...'a verildiğini, davacıların bir hakkının olmadığını ileri sürmüştür. Taraf beyanları ile keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları değerlendirildiğinde taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın esasının netleşmediği, tarafların murisin sağlığında yaptığı bağış niteliğindeki işlemler ile ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan taksime yönelik işlemleri karıştırarak bu iki kavramı birbiri yerine kullandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı ve davalı beyanları, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları muris İlyas'ın kendisine ait taşınmazları sağlığında taraflara bağış, satış vs. yollarla devredip devretmediği, tüm taşınmazların devre konu olup olmadığı, böyle bir devir söz konusu ise bu taşınmazın kime intikal ettiği, eğer muris sağlığında taşınmazlarını devretmediyse muris ...'ın ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile yöntemince taksim edilip edilmediği hususlarının ispatı bakımından yetersiz ve soyut olup eksik incelemeye dayalı olarak hüküm verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle bu açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın iddiası ve davalı tarafın savunması kendilerinden sorulup açıklattırılmak suretiyle netleştirilerek ispat yükünün hangi tarafa düşeceği belirlenmeli, bundan sonra çekişmeli taşınmaz başında dava konusu taşınmazı ve evveliyatı bilebilecek tarafsız üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, tespit bilirkişiler, taraf tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın muristen geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığına göre murisin sağlığında taşınmazlarını mirasçılarına bağış, satış vs. yollarla devredip devretmediği, bu taşınmazın devre konu taşınmazlardan olup olmadığı, olmadığı saptandığı takdirde ise muris İlyas'ın ölümünden sonra mirasçıları arasında geçerli bir taksimin yapılıp yapılmadığı, taksim var ise taşınmazın kime düştüğü, diğer mirasçıların terekeden ne aldığı hususlarında somut vakıalara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğması durumunda bu çelişkiler giderilmeye çalışılmalı bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.