MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSUTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ...Mahallesi çalışma alanında bulunan 186 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı 470.40, 474.97 ve 271.12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 5 parsel sayılı taşınmazın davacı ..., 6 parsel sayılı taşınmazın ..., 7 parsel sayılı taşınmazın ...’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., 186 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tespit sırasında yüzölçümünün eksik yazıldığı iddiasıyla 186 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlara karşı dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın keşif avansını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve mevcut delillere göre davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kesin süreye ili??kin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişiler, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece, hükme esas alınan 09.04.2014 tarihli keşif ara kararında, anılan hususlara tam riayet edilmemiştir. Öte yandan zilyetlik durumunun tespit edilebilmesi için yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanlarına başvurulma gerektiği halde keşif ara kararında bilirkişi ve tanıklar için ücret ve tebligat masrafı takdir edilmemiştir. Kaldıki yerel bilirkişi isimleri dahi önceden belirlenmemiştir. Bu şekilde yapılacak keşiften sonuç alınamayacağından, mahkemece davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için yeniden yöntemine uygun ve makul bir süre verilmeli, ara kararın gereklerinin yerine getirilmesi halinde belirlenen günde mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi, tutanak tanıkları ve taraf tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tespit tarihi itibari ile kime ait olduğu ve kim tarafından ne şekilde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisine keşfi denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.