Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2107 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 4720 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme rapor ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro çalışmaları sırasında 57 ve 64 parsel sayılı 3700 ve 32060 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı, irsen intikal, harici hisse satışı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı Yunus ile dava dışı Numan adlarına tespit edilmiştir. Davacı Yunus tarafından davalılar Azmi ve arkadaşları aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasında mahkemece verilen görevsizlik ve dosyanın tapulama mahkemesine gönderilmesine dair kararın Yargıtay Birinci Hukuk Dairesince onanması üzerine dosya Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacı tarafından keşif gideri yatırılmadığından davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tespit gibi Numan ve Yunus adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan Mevlüt oğlu Azmi ve Şaban tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı tarafın verilen süreye rağmen keşif avansını Mahkeme veznesine depo etmemeleri nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; araştırma yetersiz, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazlar tapu kaydına dayanılarak Numan ve Yunus adına tespit edilmiştir. 57 sayılı taşınmaza Yunus ve Hazine, 64 sayılı parsele ise sadece Hazine itiraz etmiştir. Tutanakların askıya çıkarılıp, çıkarılmadığı itirazlar hakkında komisyonca bir karar verilip verilmediği, karardan sonra dava açılıp açılmadığı konusunda dosyada bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Mahkemece öncelikle tutanakların hangi tarihte askıya çıkarıldığı, itirazlar hakkında komisyonca bir karar verilip verilmediği, karar verilmişse komisyon kararı aleyhine dava açılıp açılmadığı Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Muhakemeleri Yazı İşleri Müdürlükleri nezdinde araştırma yapılıp ilgili tüm bilgiler celp edilip dosyaya konulmalı, komisyon kararından sonra aynı parseller hakkında açılmış bir başka dava varsa, bu dava ile birleştirilme yoluna gidilmeli, itirazları hakkında komisyonca bir karar verilmemişle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 5. maddesi gereğince komisyonun karar vermesi sağlanmalı, bundan sonra belirlenecek davanın taraflarından iddia ve savunmaları ile ügili tüm delilleri sorulup, gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu işlemler yapılıp dosya keşfe hazır hale getirilmeden keşif günü verilip, masraf yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesinin süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için karara dayanak olacak ara kararına hakim, katip, mübaşir, teknik bilirkişi, daha önceden isimleri belirlenecek yerel bilirkişi, teknik bilirkişi, daha önceden isimleri belirlenecek yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, ziraat mühendisi ve araç için yatırılacak masraflar ile bilirkişi adayları ve tanıkların arazi başında hazır olmalarını sağlayacak davetiye masrafları kalemler halinde belirlenip, bu paranın yatırılması için ilgiliye makul bir süre verilmeli, ilgiliye verilen sürenin bitiş tarihi ile belirlenecek keşif tarihi arasında yerel bilirkişi adayları ve taraf tanıklarına çıkarılacak davetiyenin muhatabına ulaşmasını sağlayacak bir zamanın bulunmasına dikkat edilmeli, keşif avansının verilen süre içerisinde yatırılmamasının yasal müeyyidesi belirtilip bu ara kararı ilgiliye aynen tebliğ edilmelidir. Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı 18.4.2000 tarihli ara kararın belirtilen unsurları ihtiva etmediği açıktır. Bu tür eksik bir ara kararına dayanılarak hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Ayrıca, yargılama safhasında masrafı davacı tarafından karşılanmak suretiyle taşınmazın başında keşif icra edilmiştir. Mahkeme yapılan keşiflerin yetersizliği nedeniyle re'sen keşif yapılmasına karar vermiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesinin son cümlesi gereğince re'sen yapılacak soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderler ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanması gerekir. Mahkemenin masraf yatırma zorunluluğu bulunmayan tarafa, masraf yatırması için süre verip, sonucunda davanın reddine karar vermesi de isabetsizdir. Kaldı ki dosyadaki belgelere göre tespit maliki yukarıda da açıklandığı üzere davacılardır. Dosyada tespitin değiştiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Mahkemece davacıların ara kararı gereğine yerine getirmediklerinden bahisle davanın reddine, tespit gibi tescile karar verilmesi de davacıların lehine sonuç doğuran çelişkili bir karardır. Bütün bunlardan ayrı olarak tespitin komisyonca değiştirilmeden bu şekilde kesinleşmesi halinde davanın husumet nedeniyle reddi gerekir. Zira Kadastro Mahkemesinde dava tespit maliki aleyhine açılır. Davalılar tespit maliki olmadığına göre davada husumet ehliyetlerinin varlığından da söz edilemez. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 23.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.