Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10248 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 152 ada 5, 6 ve 22 parsel sayılı 1.528,40, 1.186,18 ve 1.911,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, 164 ada 4 ve 167 ada 5 parsel sayılı 4.515,25 ve 3.530,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise aynı nedenle ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacının kadastro tespitinin kesinleştiği 04.06.2010 tarihinden geriye dönük olarak 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğini ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli değildir. Dava, çekişmeli taşınmazların muris ...'a ait olduğu ve mirasının paylaşılmadığı iddiasıyla taşınmazların terekeye döndürülmesi istemiyle açılan tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda, mirasçının, mirasçı olmayan üçüncü kişiler aleyhine, miras payının adına tescili istemiyle dava açması mümkün değil ise de, kayıt maliki olan mirasçı ya da mirasçılar aleyhine, kendi miras payının adına tescili istemiyle tek başına dava açmasına usulen bir engel bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, çekişmeli taşınmazların ortak muris ...'dan gelip gelmediği, ortak muris ...'dan geliyor ise paylaşım sonucu davalı tarafa isabet edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, bu yön açıklığa kavuşturulmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Nitekim, taksim edilmemiş terekede mirasçılar iştirak halinde malik olup, birbirlerine karşı üçüncü kişi konumunda değillerdir ve mirasçılar arasında usulüne uygun olarak yapılan taksim kanıtlanmadıkça, aralarında zamanaşımı yoluyla kazanmaya ilişkin hükümler uygulanamaz. Bu nedenle mahkemenin zilyetlik süresine ilişkin değerlendirmesi yerinde değildir. Diğer taraftan taşınmazların tespit maliklerine usulüne uygun olarak husumet yöneltildiği, tespit maliklerinden ...'nın yargılama devam ederken 2012 yılında vefat ettiği ve mirasçıları usulünce davaya dahil edildiği halde, mirasçılarından ...'nın karar başlığında gösterilmemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi hükmüne aykırı bulunmaktadır. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm tanıkların katılımı ile keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenecek olan yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların ortak muris ...'dan gelip gelmediği, geliyorsa terekesinin ölümünden sonra paylaşılıp paylaşılmadığı paylaşmaya tüm mirasçılar ya da yasal temsilcilerinin katılıp katılmadığı, hangi mirasçıya miras payına karşılık olmak üzere ne verildiği, taşınmaz verilmiş ise akibetinin ne olduğu, çekişmeli taşınmazların kimin payına isabet ettiği, kim tarafından ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, taşınmazların ortak muris ...'dan gelip usulüne uygun taksim edilmediğinin anlaşılması halinde, davacının davasının kendi miras payıyla sınırlı olduğu kabul edilmeli, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi hükmü uyarınca davanın tarafları eksiksiz biçimde karar başlığında gösterilmelidir. Mahkemece yukarıda belirtildiği gibi araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.