Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 205 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 506 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLDavacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Kadastro sonucu ... Köyü kadastro çalışma alanında bulunan 107 ada 12 parsel sayılı 7.481,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 26.07.2011 tarihli son celsede yazılan kısa kararda, "davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın 20.05.2011 taihli fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen 289,63 metrekare yüzölçümündeki bölümünün ifrazı edilerek tapu kaydının iptaline ve bu kısmın 144 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline; davacının davasının (C) harfiyle gösterilen 253,71 metrekarelik kısım yönünden ise yargı yolu yokluğu nedeniyle reddine, bu talep yönünden dosyanın tefrikiyle ayrı bir esasa kaydına", gerekçeli kararda ise "davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın 20.05.2011 taihli fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen 289,63 metrekare yüzölçümündeki bölümünün ifrazı edilerek tapu kaydının iptaline ve bu kısmın 144 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline" karar verilmiş; hüküm, (C) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davacı ... İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemeler, adil yargılama yapmak zorundadır. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Anılan prensipler, mahkemelerce duruşmada tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın uyumlu olmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim, 10.04.1992 tarih 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Bileştirme Kararı ile 1086 sayılı HUMK'nın 388 ve 389. maddeleri ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı ...K.nın 298. maddesi hükümleri de gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun bulunmasını gerektirmektedir. Ne var ki, mahkemece, çekişmeli taşınmazlar hakkında verilen 26.07.2011 tarihli kısa kararda, hükme esas alınan teknik bilirkişinin raporunda (C) ve (D) harfi ile gösterilen bölümler hakkında hüküm kurulduğu halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise yalnızca, teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen bölüm hakkında hüküm kurulmuş ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Mahkemece, gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki yaratılması, adalete güven ilkesini zedelediği gibi, yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı prensibine, yasa hükümlerine ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olup, isabetsizdir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.