Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 113 ada 3, 116 ada 160, 117 ada 23, 124 ada 32, 145 ada 1 parsel sayılı 1553.08, 4204.68, 621.10, 3000, 807.40 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı Bayram adına tespit edilmiştir. Davacı Nazım ve müşterekleri vekili, yasal süresi içinde satış senedinin geçersiz olduğu iddiasına ve taksime dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parsellerin davalı Bayram mirasçıları adlarına veraset ilam ındaki paylan oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Nazım vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarafların murisi İsmail'e ait iken 16.06.1980 tarihli satış senedi ile davalı Bayram'a satıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların öncesinin tarafların murisi İsmail'e ait olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, muris İsmail tarafından, davalıya yapılan satışla ilgili 16.06.1980 tarihli satış senedinin geçerli olup olmadığı, satış geçerli değilse ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise çekişmeli parsellerin davalıya isabet edip etmediği konusundadır. Davalı dayanağı 16.06.1980 tarihli satış senedi parmak izli olup, satış senedi, satan kişinin, tanıkların ve Köy İhtiyar Heyeti'nin huzurunda düzenlenmediği gibi, senet içeriği adı geçen kişilerin huzurunda okunmamıştır. Ayrıca senet tanıklarının beyanlarından satıcının iradesi ile senet içeriğinin örtüşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine göre senede değer vermek mümkün değildir. Mahkemece muris İsmail terekesinin taksim edilip edilmediği konusunda yapılan araştırma da hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar huzuru ile keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ile tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklardan taşınmazların tarafların murisi İsmail'in ölümünden sonra taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise kime isabet ettiği, davalıya isabet etmiş ise diğer mirasçıların paylarına karşılık ne aldıkları, paylarını taşınmaz olarak almış iseler hangi taşınmazlar olduğu ve bu taşınmazların akıbetleri dava konusu taşınmazların kim tarafından, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, muristen intikal eden tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri getirtilip incelenerek bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmen, toplanan, toplanacak olan tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 01.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.