MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİDAVALILAR : HAZİNE, MECİT MERMER MİRASÇILARIDAVA TÜRÜ : KADASTROTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... Köyü 115 ada 166 parsel sayılı 12.795,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu belirtilerek ....... adına, 115 ada 208, 209 ve 210 parsel sayılı sırasıyla 13.197.94, 20.226.55 ve 18.067.29 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise tarla vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... çekişmeli taşınmazların kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla dava açmış, adına tescillerini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve 115 ada 166 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya tesciline, fen bilirkişileri .......... ve .......’in 27.09.2010 tarihli rapor ve krokisinde gösterildiği üzere .... İli ............ İlçesi ... Köyü 115 ada 209 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kalan (A) ile işaretlenen 16.288,05 m2'lik kısmının iptaline, 115 ada 210 parsel taşınmazın içerisinde kalan (B) ile işaretlenen 5.836,67 m2'lik kısmının iptaline, 115 ada 208 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kalan (C) ile işaretlenen 8.467,50 m2'lik kısmının iptaline, iptal edilen bu taşınmazların tarla vasfı ile bir bütün olarak davacı ... adına en son parsel numarası ile tapuya tesciline, dava konusu 115 ada 209, 210 ve 208 parsel sayılı taşınmazların ifraz edilen kısımları dışında kalan yerlerinin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; 4753 sayılı Yasa uyarınca kurulan Toprak Tevzi Komisyonunca 115 ada 166 parsel sayılı taşınmazın 510 tevzi parsel numarası ile ....... adına, 115 ada 208-209 parsel sayılı taşınmazların 420 ve 429 tevzi parsel numaraları ile ............. adına, 115 ada 210 parsel sayılı taşınmazın ...............adına mera dışına çıkartılarak dağıtımının yapıldığı ancak tapuya tescil edilmediği, dava konusu taşınmazların .............'e ait iken 50 yıl kadar önce ...............'ya geçtiği, o öldükten sonra da mirasçılarının arasında yaptığı taksim ile oğlu ...'ya kaldığı, tevzi çalışmalarından geriye gitmek suretiyle zilliyetliğin 20 yıldan fazla olduğu, tevzi çalışmasından sonra da zilyetliğin malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız 20 yılı aştığı, 1963 yılında yapılan tevzi çalışmaları sonucunda şagili lehine tescil koşullarının oluştuğu, bu nedenle Hazine lehine düzenlenen tapu kayıtların yolsuz olduğu, bilimsel verilere dayalı teknik bilirkişi raporu ile taşınmazın tarımsal arazi niteliğinde olduğu gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesi, "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." hükmünü içermektedir. Buna göre, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların zilyetlikle kazanılabilmesi için öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Mahkemece çekişmeli taşınmazlara ilişkin belirtmelik tutanakları ile ilgili tüm evrak dosya arasına alınmamış, taşınmazlara komşu 115 ada 206 ve 297 parsel sayılı taşınmaza ait dayanağı belgeler getirtilmemiş, çekişmeli taşınmazlar, pafta örneği üzerindeki belirtime göre mera niteliğinde olduğu belirtilen 115 ada 206 ve 297 parsel sayılı taşınmazlara komşu olup çekişmeli taşınmazların niteliği gereği zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadığı usulünce belirlenmemiş, toprak tevzi çalışmaları sırasındaki parsel numaraları ile belirtmesi yapılan belirtme tutanakları getirtilmemiş, zilyetliğe yönelik soyut beyanlar esas alınarak hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile karar verilemez. Hal böyle olunca; doğru sonuca varabilmek için öncelikle, dava konusu taşınmazlara ve komşu mera parsellerine ait belirtmelik tutanakları ile ilgili tüm evrak getirtilerek toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmazın ne şekilde belirtildiği, belirtmelik tutanağına herhangi bir kayıt ya da belgenin esas alınıp alınmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, taşınmazların bulunduğu yerde varsa mera tahsis kararı, ekleri ve haritaları getirtilmek suretiyle dosya ikmal edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen ve komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları, kadastro tespit bilirkişileri, ziraat ve fen bilirkişi huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında varsa belirtmelikte gösterilen kayıtlar uygulanmalı, buna göre taşınmazların öncesinin zilyetlik yolu ile iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, mera olup olmadığı, ya da mera niteliğindeki taşınmazdan kazanılıp kazanılmadığı, mera değil ise veya komşu mera parselinden kazanılmamış ise kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru davalı taraf ve bayilerinin maliki evvellerinin 20 yılı aşkın zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar Kadastro Kanunu'nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davalı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.