Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1956 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2201 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 130 ada 137 ve 138 parsel sayılı 4.833,80 ve 4.955,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikhaneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil ve elatmanın önlenmesi davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacı Hazinenin davasının reddine ve müdahilin davasının kabulü ile çekişmeli parsellerden 130 ada 137 sayılı parselin müdahil B……. S……., 130 ada 138 sayılı parselin ise davalı M……… S……. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece taşınmazların kadim tarım arazisi olduğu müdahil davacı ve davalının dayanağı olan vergi kaydının çekişmeli taşınmazlara uyduğu, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Davacı Hazine vekili, Asliye Hukuk Mahkemesine devletin hüküm ve tasarrufu altındaki "dağ" niteliğinde olan taşınmaz üzerinde harfiyat yapmak suretiyle arsa konumuna getiren davalıların taşınmaza müdahalesinin men'ine ve Hazine adına tesciline karar verilmesi için dava açmıştır. Çekişmeli parsel hakkında tutanak düzenlenmesi üzerine dava dosyası Kadastro Mahkemesine aktarılmış, yargılama aşamasında Bahri Sevim, 130 ada 137 sayılı parselin kendisine ait olduğu iddiası ile müdahil olmuştur. Kadastro mahkemesince yapılan keşifte çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tespitine dayanak belgeler uygulanmamış, tek zirai bilirkişinin taşınmazın % 7-8 eğimli, 3. sınıf kuru tarım arazisi olduğu yönündeki raporu ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sonucu düzenlenen zirai bilirkişi raporunda taşınmazın % 70 eğimli olup dozerle düzeltildiği zirai yönden tarıma elverişli olmadığı belirtildiği halde, zirai bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmadan yerel bilirkişilerin ve tanıkların lehine tescil hükmü verilenlerin zilyetliği olduğuna dair soyut beyanları ile yetinilmiştir. Bu tür eksik soruşturmaya dayanılarak karar verilmesi isabetli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle tüm komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra, yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı ve üç kişilik zirai bilirkişi heyeti refakate alınarak mahallinde yeniden keşif yapılmalı, zirai bilirkişi heyetinden gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınarak taşınmazların vasıfları kesin olarak saptanmalı ve mahkeme gözlemi de keşif tutanağına yazılmalıdır. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında müdahil davacı ve davalının dayanağını oluşturan vergi kaydında yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle vergi kaydı kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Keşif icrası sırasında vergi kaydının mülkiyet belgesi olmadığı, zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının hukuken değer taşımayacağı gözönünde bulundurularak, dinlenecek yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından hudutlarda değişiklik varsa bu değişikliğin nedeni, hudutların arz ettikleri özelliklerle taşınmazların geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiden uygulanan kayıtların kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir vergi kaydının kapsadığı alanın davaya konu parseller içerisindeki konumunu gösterir ayrıntılı ve gerekçeli kroki ve rapor alınmalı, zirai bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu şekilde eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 28.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.