Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 154 ada 115 parsel sayılı 912,57 metrekare yüzöl-çümündeki taşınmaz irsen intikal, satış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, yasal süresi İçerisinde çekişmeli taşınmazın metruk yerlerden olup, ayrıca ormana sınır olduğu iddiasına dayanarak tespitinin iptali ile Hazine adına tescili için dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde bulunmadığı, kadim tarım arazisi olduğu, zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalı lehine gerçekleştiği, yörede firari ve yitik kişilere ait taşınmazlar olmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Çekişmeli taşınmaza komşu 115 ada 120 sayılı parselin tespitine dayanak 20.05.1933 tarih 217 ve 20.10.1936 tarih 93 numaralı tapu kayıtları güneyi dışındaki diğer yönleri metruke okuduğu gibi çekişmeli taşınmaz yönünü de metruke okumakta, 1937 tahrir 1295 numaralı vergi kaydı da aynı şekilde çekişmeli taşınmaz yönünü metruke okumaktadır. Ayrıca keşifte dinlenilen 1930 ve 1932 doğumlu yerel bilirkişiler, taşınmaz içinde yaklaşık 100 yaşında kaçak ve yitik kişilerden kalma zeytin ağaçlarının varlığından söz ettikleri halde, davalı taraftan çekişmeli taşınmazın metruke olmadığına dair iddia ve savunmalarıyla ilgili deliller istenilmemiştir. Komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya kapsamına alındığı halde, yapılan keşifte bu kayıtlardan da yararlanılmamıştır. Bu tür eksik soruşturmaya dayanılarak karar verilmesi isabetli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi İyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı ve üçer kişilik ormancı ve zirai bilirkişi heyetleri refakate alınarak yeniden keşif yapılmalı, ormancı ve zirai bilirkişi heyetlerinden arazinin niteliği, toprak yapısı konusunda ayrıntılı ve gerekçeli bilimsel verilere dayalı görüş alınmalı, taşınmazın vasıfları kesin olarak saptanmalı ve mahkeme gözlemi de keşif tutanağına yazılmalıdır. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte kime ait olduğu, kimden, nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiden keşfi takibe imkan verir, ayrıntılı ve gerekçeli kroki ve rapor alınmalı, nizalı yeri metruke okuyan kayıtların aksinin aynı derece ve nitelikte belgeler ile kanıtlanması gereği gözönünde bulundurulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu şekilde eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 28.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.