Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1846 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2757 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda .... Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 101 ada 27 parsel sayılı 2.933.034,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yolu ile gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 31.10.2014 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin olarak tapu kaydının iptali ile bu bölümün davacı adına, kalan bölümün davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak; TMK'nın 640/2 ve 702/2. maddelerine göre; miras bırakanın terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK'nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları zorunludur. Somut olayda davacı, taşınmazın babasından miras yolu ile kendisine kaldığını ileri sürerek adına tescili istemi ile dava açmıştır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler dava konusu taşınmazın davacının babası ... 'e ait iken ölümünden sonra davacı ... tarafından kullanıldığını belirtmişlerdir. Mahkemece dava konusu taşınmazın satış, bağış ya da murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım ile davacıya kalıp kalmadığı araştırılmamış, başka bir ifade ile aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı belirlenmeden esasa ilişkin karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacıdan, taşınmazın babasından kendisine ne şekilde intikal ettiği konusunda açıklama istenmesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, taşınmazın tereke malı olmadığının saptanması halinde yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası bakımından bir karar verilmesi; taşınmazın murisin terekesine dahil olduğu sonucuna varılması halinde ise tek başına adına tescil isteyemeyeceği göz önüne alınarak davanın reddi gerekeceğinin gözetilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esasına ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 25.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.