Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1835 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14431 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/10/2013NUMARASI : 2013/209-2013/525Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:  Kullanım kadastrosu sırasında  G..M..çalışma alanında bulunan 1900 ada 22 parsel sayılı 253,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek, bahçe niteliği ile davalı Hazine adına  tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Ş.. T.., beyanlar hanesinde  adına  zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece, tespit maliki Hazine'nin davaya dahil edilerek taraf teşkiline ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne,  çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine, taşınmazın Ş.. T..'ın fiili kullanımında olduğunun şerhi verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ve K.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, duruşmada dinlenen tanık beyanlarına değer verilerek, çekişmeli taşınmazın davacı tarafın fiili kullanımında olduğu şerhi verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa'ya eklenen Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda kadastro tespiti sırasında, bahçe niteliğindeki çekişmeli taşınmazın, kullanıcısının kim olduğunun tespit edilemediğinden söz edilerek, beyanlar hanesine herhangi bir kullanıcı şerhi verilmemiştir. Davacı Ş.. T.. ise, çekişmeli taşınmazın kendi kullanımında olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Her ne kadar, 27.9.2011 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanıkları taşınmazın davacının kullanımında olduğunu belirtmişler ise de, taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait olduğuna göre, ileri sürülen zilyetlik iddiasının Hazineye karşı kanıtlanması gerekir. Başka bir deyişle, taşınmazın fiili kullanımına ilişkin bulunması nedeniyle tanıkların, taşınmazın bulunduğu keşif yerinde dinlenilmeleri; varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının keşifte yapılacak uygulama ile kesin olarak saptanmalıdır. Ne var ki, mahkemece, taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için çekişmeli taşınmaz mahallinde keşif yapılmadığı halde; gerekçeli kararında keşif yapıldığından söz edilmiş olup, taşınmaz üzerindeki fiili kullanım durumu yöntemince araştırılmamış ve duruşmada dinlenen tanık beyanları ile yetinilerek karar verilmiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları ile keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazın 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklara çekişmeli taşınmazın fiilen ve ne kadar süreyle kim veya kimler tarafından kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, gerektiğinde bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.