Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 112 ada 68 parsel sayılı 5370.37 metrekare yüzöl-çümündeki taşınmaz 13.05.1972 tarih 217 nolu tapu kaydı nedeniyle davalı A... Turizm End. A.Ş. adına tespit edilmiştir. Davacı K... Belediye Başkanlığı, yasal süresi içinde taşınmazın tarla vasfının iptali ve arsa vasfı ile üzerindeki binaların da vasıfları belirtilmek suretiyle davalı adına tescili gerektiği, davacı Hazine, denizin etkinlik alanı içinde özel mülkiyete konu edilemeyecek yerlerden olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davaların reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1- Taşınmazın tespit tapu kaydı kapsamında kaldığı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı belirlendiğinden, davacı Hazine'nin tüm temyiz itirazlarının reddine ve aleyhine verilen kararın (ONANMASINA), 2- Davacı K... Belediyesinin temyiz itirazına gelince; davacı K... Belediyesi taşınmazın tarla vasfının iptali ve arsa vasfı ile üzerindeki binaların da vasıfları belirtilmek suretiyle davalı adına tescilini istemiştir. İhtilaf, taşınmazın vasfının arsa mı, tarla mı olduğuna ilişkin olup, buna dair Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1996/3 esas ve 1998/1 karar sayılı 17.04.1998 tarihli kararında özetle; arazi ile arsa arasındaki ayırımın Emlak Vergisi Kanunu'nun 12. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı ve uygulamada belirlenen esaslara göre yapıldığı, Emlak Vergisi Kanunu'nun 12. maddesi "belediye sınırları içinde, belediyece parsellenmiş araziyi" arsa saydığı, parsellenmemiş araziden hangilerinin arsa sayılacağını Bakanlar Kurulu Kararına bıraktığı, Bakanlar Kurulu 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı kararında emlak vergisi yönünden parsellenmemiş araziden hangisinin arsa sayılacağını belirlediği, uygulamada tevhidi içtihat konusu ve sınırları bakımından bu genelgede sözü edilen imar planı, İmar Kanunu'nda öngörülen "nazım imar planı'' ve "uygulama imar planı" ayırımı yapılarak ele alındığı, uygulama imar planında yer alan taşınmazların anılan kanuna göre arsa olarak değerlendirildiği, belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar, kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede nazım imar planının ait olduğu idari birim (büyük şehir, il, ilçe, köy), belediye ve mücavir alan sınırları içindeki yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve alt yapı hizmetleri ve yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurlar da gözönünde bulundurulabilir denilmektedir. Mahkemece İçtihadı Birleştirme Kararında benimsenen ilkeler gözönünde bulundurularak imar planı ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenmek suretiyle araştırma ve inceleme yapılmamış, taşınmaza ait imar planının ölçeği ve tespitten önce kesinleşip kesinleşmediği, taşınmazın belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, bu suretle kadastro hukuku yönünden nizalı parselin arsa vasfında olup olmadığı kesin olarak belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenlerle davacı K... Belediye Başkanlığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 17.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.