MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KADASTROTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında .. Köyü çalışma alanında bulunan 169 ada 25 parsel sayılı 6.149,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile taşınmazın üzerinde bulunan evin .... oğlu ...'e ait olduğu belirtilerek 2/6 payı ..., 1/6'şar payı Süleyman oğlu ..., ... oğlu ...,... oğlu ..., ... oğlu ..., adına olmak üzere tesbit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın ....oğlu ... mirasçıları adına tescili; davacı ... oğlu ..., taşınmazın 4/5 hissesinin .... mirasçıları, 1/5 hissesinin de babası ....mirasçıları adına tescili, davacı ... ise kendi adına tescili talebi ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyalarının birleştirilmesi sureti ile yapılan yargılama sonucunda 169 ada 25 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile dava konusu taşınmazın kök muris....oğlu ...'in mirasçıları adına verasete iştirak hükümleri uyarınca kadastro tespit tutanağındaki vasıf ve yüzölçümü esas alınmak üzere tapuya kayıt ve tesciline; teknik bilirkişi ....'ın raporuna ek olarak sunulan krokide gösterilen 27,34 metrekarelik betonarme yapının ...oğlu ... tarafından inşa edildiği hususunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; davacılar ... ve ... ile davalılar ... ve ...'in sulh olduğu belirtilip, çekişmeli taşınmazın davacı tarafların murisi .....oğlu ..'den kaldığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun olmadığı gibi, yapılan araştırma da hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacılar ..., ve ... 14.05.2014 tarihinde yapılan keşifte" aralarında sulh olduklarını, ...oğlu ... ve ... oğlu ...ve ...'e karşı açtıkları davaya devam ettiklerini" belirtmişler, davalı ... ile davalı olarak gösterilen ..." davacılar ile aralarında sulh olduklarını" beyan ederek, "çekişmeli taşınmazın kök murisleri ...mirasçıları adına tescilini" talep etmişlerdir. Keşifteki beyanlardan, adı geçenlerin hangi konu üzerinde anlaşıp sulh oldukları açık ve tereddütsüz şekilde anlaşılamadığı halde mahkemece bu husus ayrıca sorulup açıklığa kavuşturulmadan, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, hangi nedenle kime ya da kimlere intikal ettiği açıkça belirlenmeden, dosya içerisinde tarafların birbirlerine karşı açtıkları davadan vazgeçtiklerine dair açık beyanları da bulunmamasına rağmen, keşifte alınan beyanlar yorumlanmak sureti ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olduğu gibi, davacı (... oğlu) ..., dosyada bulunan mirasçılık belgesine göre muris ...'nin mirasçısı olmadığı halde aktif dava ehliyeti olup olmadığı tartışılmadan, öte yandan davalı olarak gösterilen ... oğlu .. ile ...oğlu ... tespit maliki olmadıkları halde taraf sıfatları değerlendirilmeden hüküm kurulması da isabetsizdir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle nüfus kayıtları getirtilerek davacı ...'in aktif dava ehliyeti olup olmadığı belirlenmeli, HMK 31. maddesi ile hakime verilen davayı aydınlatma görevi kapsamında davacılara isteklerinin neye ve hangi paya yönelik olduğu açıklattırılmalı, bundan sonra mahallinde; davanın gerçek taraflarının iddia ve savunmaları doğrultusunda değerlendirme yapmak bakımından yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraflar arasındaki satış hususunu bilebilecek tanıklar huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar göz ardı edilmek suretiyle eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 31.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.