Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16688 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18277 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ...Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 14 ve 102 ada 475 parsel sayılı 3.397,78 ve 78.687,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmış, yargılama sırasında ..., aynı nedene dayanarak davaya katılmıştır. Diğer taraftan, davacı ..., adına kayıtlı 101 ada 5, 8 ve 12 sayılı parsellerin kadastro sırasında eksik ölçüldüğü iddiasıyla, davacı ... de, adına kayıtlı 101 ada 9 parsel sayılı taşınmazın eksik ölçüldüğü iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 26/06/2014 tarihli krokisinde (E) harfi ile gösterilen 669,80 ve (F) harfiyle gösterilen 587,52 metrekarelik, toplamda 1.257,32 metrekarelik kısmın ayrı bir parsel numarası verilerek 1/2'şer paylarla davacılar ... ve ... adına tapuya tesciline, sair kısımlara yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının zeminde davanın konusu olarak gösterdiği yerlerin 101 ada 3 ve 13 parsel sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmış olup, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin söz konusu parsellerin tapu maliki olmamaları nedeniyle bu taşınmazlar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,2- Davacılar ... ve ...'in çekişmeli 101 ada 14 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtıkları davanın temyiz incelemesinde; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın dere yatağı etkisinde kaldığı ve imar – ihya edilmemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümüne yöneliktir. Keşifler sırasında yöntemince belirlenecek yerel bilirkişi ve varsa taraf tanıklarından taşınmazın kullanım durumuna ilişkin beyanları alınmamış, ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1. sınıf tarım arazisi olarak belirtildiği, jeolog bilirkişi raporunda ise, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerindeki çakılların dere malzemesi niteliğinde olduğu, parselin dere etkisinde kalabilen, imar - ihya edilmemiş taşınmaz niteliğinde olduğu belirtilmesine rağmen, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuş, taşınmazın evveliyatı ve kullanım durumunu tespit amacıyla usulüne uygun şekilde hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Diğer taraftan, bu parselin bitişiğinde yer alan ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma yönelik usulünce açılmış bir dava olmadığı halde, bu bölüm hakkında da esasa ilişkin hüküm tesisi doğru değildir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemeyeceği gibi hatalı değerlendirme ile talepten fazlaya ilişkin hüküm kurulması da usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahkemece, öncelikle, en az üç ayrı zaman dilimine, kural olarak tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ile kadastro tespit tarihine en yakın ve en eski tarihlerde çekilmiş uydu fotografları İl Kadastro Müdürlüğünden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, zirai bilirkişi, jeolog veya jeomorfolog bilirkişi, fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte; belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle jeodezi ve fotogrametri mühendisine incelemesi yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, aktif dere yatağında veya derenin mutlak etkisi altında kalan nitelikte olup olmadığının, imar – ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar – ihyaya konu edilip edilmediği, imar – ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, temin edilebilen gerek en eski gerekse kadastro tespit tarihine en yakın tarihli uydu fotografları incelenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım durumu ile ilgili komşu taşınmazlarla mukayeseli olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor hazırlattırılmalı, yine jeolog ve jeomorfolog bilirkişiden taşınmazın aktif dere yatağı kapsamında veya derenin mutlak etkisi altında kalıp kalmadığı yönünde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip, mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, çekişmeli parselin bitişiğinde yer alan ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma yönelik usulünce açılmış bir dava olmadığı halde, bu bölüm hakkında da esasa ilişkin karar verilmesi dahi isabetsiz olup, davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,3- Davacı ...'in 101 ada 8 parselin, davacı ...'in ise 101 ada 9 parselin eksik ölçüldüğü iddiasıyla açtığı davaların fen bilirkişi raporunda (E), (F), (G) ve (H) harfleri ile gösterilen tescil harici bölümlere ilişkin olduğu ve niteliği itibari ile TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Diğer taraftan; dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olmasına rağmen gerekli yasal ilanlar da yapılmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece,... Belediyesi ile ... Büyükşehir Belediyesini davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmeli, bu şekilde taraf teşkili tamamlanmalı, ayrıca 4721 sayılı TMK’nın 713/4. maddesinde düzenlenen gazete ile bir defa ve taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa olmak üzere yasal ilanlar yaptırılmalı, daha sonra iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına,4- Davacılar ... ve ...'in 102 ada 475 parsel sayılı taşınmazla ilgili temyiz istemine gelince; HMK’nın 297. maddesinde öngörüldüğü üzere, kararın hüküm kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Davacılar, dilekçelerinde 102 ada 475 sayılı parselin de dava konusu olduğunu belirttikleri halde mahkemece, bu taşınmaz yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetsiz olup, davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,31.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.