Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16218 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20784 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 06/02/2014NUMARASI : 2011/25-2014/19Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında .... Mahallesi çalışma alında bulunan 1722 ada 7 parsel sayılı 9.613,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca H.. H.. adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, Fatma, Recep, A.. B.., A.. Ö.. ile A.. A..'ün kullanımında olduğu belirtilerek tarla niteliği ile davalı H.. H.. adına tespit edilmiştir. Davacılar M.B. ve H.. D.. taşınmazın 2 dönümünün 1995 yılından beri kendi kullanımlarında olduğunu öne sürerek bu bölümün kendi adlarına kullanıcı olarak yazılması istemiyle dava açmışlardır. Davacıların aynı iddia ve sebeplerle ölü olduğu anlaşılan bir kısım kullanıcıların mirasçılarına karşı açtığı dava dosya arasına birleştirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davalarda dava dilekçelerinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davanın askı ilan süresi geçtikten sonra açıldığı kabul edilerek karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme yasaya aykırı bulunmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11/1. maddesinde, askı ilan süresi otuz gün olarak kabul edilmiş, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 92. maddesinde ise "gün olarak tayin edilen sürelerin hesabında tefhim ve tebliğ edildiği günün hesaba katılmayacağı" hükmü yer almış bulunmaktadır. Somut olayda çekişmeli taşınmaz 16.06.2010 tarihinde askı ilanına çıkarılmış olup 30 günlük askı ilan süresi 16.07.2010 tarihinde dolmaktadır. Çekişmeli taşınmazın tutanağının arkasına askı ilan süresinin sehven yanlış yazılması ya da tutanakların 30 günden az süreyle askı ilanında takılmış olması hukuken sonuç doğurmaz. Davacının davasını 16.07.2013 tarihinde açtığı gözetildiğinde davanın süresi içerisinde açıldığını kabul etmek gerekmektedir. Bir başka anlatımla davanın açıldığı tarih itibariyle kadastro tutanağı kesinleşmemiştir. Hal böyle olunca; işin esasına girilerek taraf delilleri toplanmalı, taşınmaz başında yöntemince keşif yapılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule görede dosyanın 2 hafta içerisinde ve talep halinde görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, re'sen gönderilmesine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Davacı tarafın temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.