Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16186 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10968 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSUTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonucunda ..Köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 18 parsel sayılı 241,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı kullanıcısının bilinmediği şerhi yazılarak tarla vasfıyla .. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın görev yönünden reddi ile talep halinde dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davanın niteliği itibarı ile ancak 3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesindeki ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesine açılabileceği, buna göre genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 3402 sayılı Yasa'nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4/1. maddesi; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda; dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesi uyarınca yapılmış kullanım kadastrosuna karşı askı ilan tarihinden (30.06.2010-30.07.2010) sonra, tapunun beyanlar hanesinde davacının kullanıcı olduğunun gösterilmesi istemiyle 03.08.2012 tarihinde açılmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek-4. madde içeriğinde, bu şekilde yapılan tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davacı tarafın Hazineye karşı ispat yükümlülüğü bulunduğu da dikkate alındığında, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan eldeki davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca; tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp, davacı tarafın yasada öngörülen şekilde fiili kullanımının olup olmadığının araştırılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.