Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15236 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9376 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2013/252-2014/448Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonucunda .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1561 ada 2 parsel sayılı 1.886,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 20 yıldan beri ......’in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ...., taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve kendisinin de hak sahibi olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, çekişmeli taşınmazın ortak muristen gelmediği ve davalıya ait olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı taraf, çekişmeli taşınmazın müşterek muris ...........’den kaldığını ve taksime tabi tutulmadığını ileri sürmüş, davalı taraf ise çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal etmediği ve kendi fiili kullanımında bulunduğunu savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan davacı tarafın dayandığı mirasçıların tümü tarafından imzalanan 04.01.2008 tarihli taksim sözleşmesine göre ......mirasçılarının murisin terekesini taksim ettikleri ve bu sözleşmeye göre dava konusu edilen taşınmazın paylaşım dışında kaldığı belirtildiğine göre taşınmazın öncesinde murisin kullanımında olup, paylaşılmadığı anlaşılmaktadır. O halde çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı tarafça sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğunun kabulü gerekmektedir. Kullanım kadastrosu sırasında taşınmazın fiilen kullanan adına tespit edilmesi ilkesi ancak kullanımın kendi adına olması halinde mümkündür. Davalının kullanımının mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacının miras payı oranında zilyetlik şerhi verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.