Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14860 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15232 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KUMRU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2013NUMARASI : 2013/18-2013/180Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu... Mahallesi çalışma alanında bulunan 237 ada 21 ve 235 ada 354 parsel sayılı sırasıyla 9.523.87 ve 6.190.13 m2 yüzölçümündeki taşınmazlardan 237 ada 21 parsel sayılı taşınmaz irsen intikal, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarafların miras bırakanı C. S.ile dava dışı Y. O. adına tespit edilmiş iken satış suretiyle pay temliki nedeni ile davacı ve davalılar adına eşit paylar ile tescil edilmiş, 235 ada 354 parsel sayılı taşınmaz ise irsen intikal, paylaşma, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve bağışlama nedeniyle davalı M.. S.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı M.. S..; 237 ada 21 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü yönünden murisin sağlığında yaptığı bağışlamaya, bu taşınmazın geriye kalan bölümü ile çekişmeli 235 ada 354 parsel sayılı taşınmaz açısından ise miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 237 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 05.11.2013 tarihli fen bilirkişi rapor ve haritasında (B) harfi ile gösterilen 2.381.00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davalı R. S. adına, (A) harfi ile gösterilen 7.142.87 m2 yüzölçümündeki bölümün ise C. S. mirasçıları adına tapuya tesciline, çekişmeli 235 ada 354 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı M.. S.. tarafından temyiz edilmiştir. 1- Çekişmeli 235 ada 354 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak murisi C. S. aitken sağlığında davalıya devrettiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Taşınmazın öncesinin tarafların ortak miras bırakanı Cemal'e ait olduğu sabit olup taraflar arasındaki uyuşmazlık, murisin tespit sırasında veya öncesinde taşınmazı davalı M.. S..'a devredip etmediği yönünde toplanmaktadır. İddia ve savunmanın değerlendirilmesi için yapılan keşif sırasında bir kısım yerel bilirkişi taşınmazı ölünceye kadar ortak miras bırakanın kullandığını belirtmiş, davalı tanığı Ramadan ise taşınmazı davalı Mustafa'nın kullandığını, miras bırakanın sağlığında davalıya verdiğini beyan etmiş, buna karşılık davacı tanığı Halil ise tarafların kendi aralarında paylaşmadıklarını bildirmiş olup mahkemece beyanlar arasında ortaya çıkan bu çelişki usulünce giderilmemiş, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar ve bu arada taşınmazın tespit sırasında veya öncesinde muris tarafından davalı Mustafa'ya devredilip edilmediği konusunda somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmamış, yetersiz ve soyut beyanlara dayanılarak hüküm kurulmuştur. Doğru sonuca varılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar huzuru ile keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklar ayrı ayrı dinlenilip taşınmazın, muris C. S. tarafından oğlu olan davalı M.. S..'a verilip verilmediği, bir başka deyişle bağışlayıp bağışlamadığı, taşınmazın zilyetliğinin davalıya devredilip devredilmediği, yine taşınmazın mirasçılar arasında paylaşıma konu edilip edilmediği hususları dahi etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır. Mahkemece eksik inceleme ile 235 ada 354 parsel yönünden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir. 2- Çekişmeli 237 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve davacının miras bırakanın sağlığında taşınmazın bir bölümünü kendisine bağışladığı iddiasını ispat edememesine göre davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki; mahkemece; çekişmeli taşınmazın bir bölümünün davalı R.. S..'a bırakıldığı, geriye kalan bölüm açısından ise taraflar arasında eşit olarak paylaştırma yapıldığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm verilmiş ise de; varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. 6100 sayılı HMK'nın “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesine göre mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olup kural olarak mahkemenin istekten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Somut olayda çekişmeli 237 ada 21 parsel sayılı taşınmaz davacı ve davalılar adına 11.11.2011 tarihinde gerçekleşen satış suretiyle pay temliki edinme sebebi ile 1/4 paylı olarak tapuya kayıtlı olup taşınmaza yönelik davacı dışındaki diğer paydaşlar dava açmamıştır. Öte yandan taşınmazın uzman fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünün adına tescile karar verildiği R.. S.. tarafından açılan bir dava olmadığı gibi adı geçen açılan davaya da usulüne uygun olarak katılmamıştır. Davalı R.. S.. dava açmadığı veya açılan davaya katılmadığı halde mahkemece taşınmazın belli bir bölümünün adına tesciline karar verilmiş, öte yandan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm içinde taşınmaz davacı ve davalılar adına 1/4 paylı olarak tapuda kayıtlı olmasına rağmen davada taraf olmayan kişiler adına tescil kararı verilmiş, yine davacının tapu kayıtlarında 1/4 olan payı 1/8 oranına indirilerek talep olmayan hususlarda hüküm oluşturulmuştur. Hal böyle olunca; mahkemece davacının iddialarını ispat edemediği gözetilerek 237 ada 21 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken talebin dışına çıkılmak ve davacı aleyhine hüküm oluşturmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davacı M.. S..'ın temyiz itirazlarının kabulü ile 235 ada 354 parsel sayılı taşınmaz yönünden 1 nolu bentte, 237 ada 21 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise 2 nolu bentte gösterilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.