MAHKEMESİ : ERZİNCAN KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 04/10/2013NUMARASI : 2009/5-2013/6Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 166 ada 2 parsel sayılı 13.145,58 m2 yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan söz edilerek ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına, aynı ada 1 parsel sayılı 9263,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, dahili davalı K.. M.. adına tespit edilmiştir. Davacı H. S. O, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile dava açmış, yargılama sırasında tapu kaydına da dayanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli 166 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacı H. S. O adına tapuya tesciline, dava konusu 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise tespit gibi tapuya tesciline, ancak mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, davacının kamulaştırma bedeli talebine ilişkin olarak genel mahkemelere dava açmakta serbestisine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve dahili davalı K.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.1- Dava, 166 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tespite itiraz davası olup, dava dilekçesinde K.. M.. adına tespit edilen 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili bir talepte bulunulmadığı gibi dava dilekçesinde adı geçen tespit malikine husumet yöneltilmemiştir. Hakkında dava bulunmayan taşınmaz veya taşınmaz bölümlerinin yargılama sırasında dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.06.2011 gün ve 2011/1-364-453 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı gibi, hakkında dava açılmayan bir yerin ıslah yolu ile dahi dava kapsamına dahil edilmesine, davalı hale getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde dava konusu edilmeyen taşınmazın hukuken, dava konusu edilen taşınmaza nazaran başka bir müddeabih olduğu ve ancak ayrı bir davanın konusunu teşkil edebileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmayan 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki olan K.. M.. davaya dahil edilmek suretiyle bu parsel hakkında hüküm kurulması isabetsiz olup, dahili davalı K.. M.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA,2- Çekişmeli 166 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece; taşınmaz üzerinde davacı taraf lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, yargılama sırasında tapu kaydına da dayandığı halde hüküm gerekçesinde tapu kaydı ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı gibi tapu kaydına ilişkin uygulama ve zilyetliğe ilişkin araştırma da hükme yeterli değildir. Mahkemece tespite aykırı sonuca varılmasına rağmen tutanak bilirkişileri dinlenilmemiş, varsa nedenleri hüküm yerinde gerekçeleriyle açıkça gösterilmemiştir. Doğru sonuca ulaşmak için; davacı dayanağı Sefer 288 tarih varak 66 sayılı tapu kaydı oluşum belgeleri ile birlikte tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli, revizyon görüp görmediği açık ve kesin olarak belirlenerek varsa kaydın revizyon gördüğü taşınmazların kadastro tutanakları, kesinleşmişlerse tapu kayıtları getirtilmeli, sonrasında mahallinde yaşlı, ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı, tutanak bilirkişilerinin tümü, üç kişiden oluşan ziraat bilirkişi kurulu ile fen bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup varsa kaydın revizyon gördüğü parsellerde dikkate alınmak ve sınırda okunan Fırat Nehri'nin haritada taşınmaza sınır olmadığı da gözetilmek suretiyle kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye, uygulanan kayıtların hudutları ile kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor düzenlettirilmeli; davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığı veya kapsamadığı ya da kaydın miktarı ile geçerli olup miktar fazlasının bulunduğu sonucuna varıldığında; taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi, tutanak bilirkişileri ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, ziraat bilirkişi kurulundan komşu parsellerin toprak yapısı ile de mukayese yapılarak taşınmazın toprak yapısı, niteliği ve zilyetlikle mülk edinebilecek yerlerden olup olmadığı yönünde bilimsel verilere dayalı rapor alınmalı, somut olayda bir yerin tarım arazisi niteliğinde çayır olabilmesi için taban suyu yüksek teknik anlamda tarif edilen çayır otlarının yetiştiği arazilerden olması gerektiği, gelişi güzel ve kendiliğinden yetişen çeşitli otların çayır sayılamayacağı göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.