Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14674 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22167 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ: KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 30/06/2014NUMARASI : 2011/342-2014/215Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi süresinde duruşmalı olarak istenmiştir. Yargıtay duruşması için gerekli tebligat giderlerinin ödenmemesi nedeniyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 3090 parsel sayılı 6.063,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Aralık Kadastro Mahkemesinin 1975/439-1991/9 sayılı kararı ile gerçek kadastronun, müstakil parseller halinde tespiti yapılmak üzere tutanak ve dosyanın eklerinin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ....ve ..... murisi .... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, öncesinde Hazine adına tespit edilen taşınmaz hakkında ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayıldığı ve taşınmazın Hazineye ait yerlerden bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro komisyon tutanağının iptali ile ham toprak niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazda edinmeyi sağlayıcı ekonomik amacına uygun bir zilyetlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın güneyinde bulunan ve davalıların miras bırakanı ..... adına 331 parsel numarası ile tespit ve tescil edilip daha sonra aradan kanal geçmek sureti ile 1295, 1296 ve 1297 parsellere ifraz edilen taşınmaz 04.02.1970 tarih ve 206 sıra numaralı kayıttan gelen 11.02.1970 tarih ve 210 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tespit edilmiştir. Davalılar yargılama sırasında bu tapu kaydının dava konusu taşınmazı da kapsadığını ileri sürmüşlerdir. Esasen dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan komşu 3094 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydı ile güneyde bulunan 331 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kayıtlarının birbirlerini hudut olarak okudukları da kayıtların incelenmesinden anlaşılmıştır. Ancak, mahkemece kayıt uygulaması yapılmamış, taşınmazın davalı tarafın dayandığı ve 331 parsel sayılı taşınmaza miktarından daha az olarak revizyon gören tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamıştır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve dayanak belgeleri de sorulmak sureti ile denetlenmeli, uzman bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, böylece tapu kaydının kapsamı ve dava konusu taşınmazın kaydın kapsamında kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.