Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13395 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9556 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ORTACA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/06/2013NUMARASI : 2012/87-2013/536Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında .. Köyü çalışma alanında bulunan 225 ada 2 parsel sayılı 3.851,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı H.. Ş..'ün fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak kargir ev ve tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı H.. A.., taşınmazın 500 metrekarelik bölümünün kendi kullanımında olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, taşınmazdaki davacının zilyetliği yönünden davanın kabulüne, taşınmazın ifraz talebi ve tescili talebinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; dava konusu taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazla ilgili olarak 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi kapsamındaki kadastro çalışmaları 29.12.1998 yılında kesinleşmiş olup, bu çalışma sırasında çekişmeli 225 ada 2 parselin kullanıcısı olarak H.. Ş.. tespit edilmiştir. Aynı parselle ilgili olarak 11.03.2010 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında da yine H.. Ş.. kullanıcı olarak tespit edilmiş, davacı H.. A.. 21.02.2012 tarihinde dava açarak çekişmeli taşınmazı, 1990 yılında H.. Ş..'den satın aldığı iddiasında bulunmuştur. Hal böyle olunca; mahkemece; 29.12.1998 yılında kesinleşen kadastro tutanağı esas alınarak, tescil tarihi ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu göz önünde bulundurularak, davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.