Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 109 ada 37, 139, 140, 147 parsel sayılı 7181, 6600, 5100 ve 24448.90 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar 4753 sayılı Yasa ile oluşan tapu kaydı ve kesinleşmiş mahkeme ilamı nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Feyzullah, yasal süresi içinde irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişme konusu 109 ada 140, 139, 147 ve 137 parsel sayılı taşınmazların davacı Feyzullah adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle ilgisinin bulunmadığı, Hazine tapusunun oluşumundan geriye doğru 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 maddesinde yazılı şartların davacı taraf yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli olmadığı gibi, delillerin değerlendirilmesi de dosya kapsamına uygun düşmemektedir.Çekişmeli taşınmazlar 4753 sayılı Kanun'a göre oluşturulan tapu kaydına dayanılarak Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı taraf, Hazine tapusunun oluşumundan önce zilyetlikle mülk edinme şartlarının kendi adlarına oluştuğu nedenine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece tespite esas olan ve Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydı ve bu kaydın eki olan haritası, toprak komisyonunca düzenlenen belirtmelik tutanak ve ekleri getirtilip mahalline uygulanmadığı gibi, tüm komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler de getirtilmediği için uygulamada bu kayıtlardan yararlanılmamıştır. Ayrıca, tutanağın beyanlar hanesinde taraflar arasında cerayan ettiği anlaşılan bir davanın bulunduğu ve bu davanın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 16.12.1993 tarih 1993/12307 esas, 1993/15452 karar sayılı ilamıyla onandığı belirtildiği halde bu dosya celp edilip mahalline uygulanmamış ve taraflar yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan karar verilmiştir. Bütün bunlardan ayrı olarak mahkemece mahallinde 2000 yılında yapılan keşifte davaya konu taşınmazların 40 yıldır davacı tarafça sürülüp ekildiği bilirkişi ve tanıklarca ifade edilmiştir. 4753 sayılı Kanun'a göre oluşturulan tapu kaydı 1965 tarihlidir. Davacı taraf yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin 1945 yılından önce başlamış olması gerekir. Keşif sırasında bilgisine başvurulan bilirkişilerin mücerret beyanları nazara alındığında bu zilyetliğin 1960'lı yıllarda başladığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda davacı taraf yararına mülk edinme şartlarının gerçekleştiğinin kabulü ile Mahkemenin vardığı sonuca ulaşmak mümkün bulunmamaktadır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; tespite esas olan tapu kaydı ve haritası, komisyonca düzenlenen belirtmelik tutanak ve ekleri, tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle varsa dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları, tutanağın edinme sebebi sütununda yazılı dava dosyası ve ekleri getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuru ile keşif icra edilmelidir. Arazi başında icra edilecek keşif sırasında uygulanan tapu kaydı, belirtmelik tutanak ve ekleri, taraflar arasında cereyan eden dava dosyasının dilekçesi ve ilamı ayrı ayrı okunup mahalline uygulanmalı, bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanıp kayıtların kapsamı duraksamaya imkan vermeyecek şekilde tespit edilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kamu orta malı mer'a niteliği taşıyıp taşımadığı, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne suretle tasarruf edildiği, özellikle taşınmaz üzerindeki zilyetliğin Hazine tapusunun ihdasından geriye doğru ne kadar süreye ulaştığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılma), kayıt uygulamasının bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmen, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydı belirtmelik tutanağı ve dava dosyasının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanağın edinme sebebi sütunundaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 9.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.