MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2011/4-2012/645Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı Hazine vekili; K.. Köyü 1319 (2004) sayılı parsel olarak Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilen taşınmazın 1.000,88 m2'lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini; bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 4970 ada 7 ve 13 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede Seyhan Belediyesince yapılmış olan 37 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil hükmünde olduklarını ileri sürerek; 1319 (2004) sayılı kök parselin kadastro sınırları içinde düzenlemeyle oluşturulan 4970 ada 7 ve 13 sayılı imar parsellerinin 1000.88 m2lik binmeli alana isabet eden kısmının iptali ve Hazine adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın kısmen kabul kısmen reddine, dava konusu Adana İli Çukurova İlçesi K..Köyünde kain 4970 ada 7 parselde fen bilirkişinin krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 199,63 m2 yer ile 13 parselde (B) harfi ile gösterilen 516,03 m2 13 parselde (B-1) ile gösterilen 285,04 m2 yer olmak üzere toplam 1000.70 m2'lik yerin tapu kaydının iptali ile kök parsele dönüştürülerek (kök parseli 1319 (2004) Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı A.. B.. vekili, davalı Ç.. B.. vekili, davalılar M.. Y.. ve Y.. Y.. vekili ve davalı C.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapu iptal ve Hazine adına tescil ile eski hale ihya isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın dayanağı imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi'nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda da tamamının kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, ancak anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmiş olup, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tescil ile kayıtların eski hale iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, imar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin illetten yoksun kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa'nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasa'nın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın ve de alınan bilirkişi heyeti raporu ile krokisinin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde alınan teknik bilirkişilerin raporunun kendi içinde çelişkili olduğu ve yine 1319 sayılı ihdas parselinin tescil bildiriminde (beyannamesinde) 167 nolu parselin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği de gözetilerek; çelişkiler giderilmediği gibi, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (Seyhan Belediyesi’nin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasında nereden ihdas edildiği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığ kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Ayrıca, 167 sayılı kadastral parsel ile dava konusu 1319 sayılı ihdas parseli ile 4970 ada 7 ve 13 sayılı imar parsellerinin ilk tesislerinden itibaren tedavüllü tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (Belediye Encümen kararları, şuyulandırma cetvelleri, vs) temin edilerek, taşınmazların hangi uygulamalara tabi tutuldukları belirlenmemiş ve bu husus denetlenmemiştir. Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine,14.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.