Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12580 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12753 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : PAZARCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/04/2014NUMARASI : 2012/978-2014/286Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı Ş.. S.., .. Köyü kadastro çalışma alanında bulunan sınırlarını belirttiği taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; fen bilirkişisi M..E.. tarafından düzenlenen 31.10.2013 tarihli rapor ve haritada sarı boyalı ve (B) harfiyle gösterilen 570.89 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın bahçe niteliği ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 570,89 metrekare yüzölçümündeki bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Davacı, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Niteliği itibari ile imar ve ihyaya muhtaç bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için; 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın evveliyatında taşlık olduğunu, 1975 yılında davacının taşları temizleyerek bahçe yaptığını söylemişler, orman bilirkişisi 1988 yılı memleket haritasında açıklık alanda kaldığını, taşınmazın 1990 yılından sonra kullanılmaya başlandığını belirtmiştir. Zirai bilirkişi (B) bölümünün taşlılık pobleminin bulunduğu, taşlık ve kayalık zemin üzerinde 25-30 santimetre kalınlığında toprak bulunduğunu belirtmesine rağmen akabinde 4. sınıf tarım arazisi olduğunu bildirmiştir. Taşınmaza ait fotoğraflardan da taşınmazın tarım arazisi olup olmadığı hususunda tereddüt hasıl olmaktadır. Hem birbirleriyle hem de kendi içilerinde çelişen ve eksik incelemeyle verilmiş raporlara dayanılarak karar verilemez. Bu nedenle de sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı fen bilirkişilerince stereoskopla incelenmesi gerekir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle ve çelişkili raporlara dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.