Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11592 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 210 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında...Köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 8, 108 ada 51, 72 ve 112 ada 94 parsel sayılı 4.475.79, 6.326.74, 11.174.12 ve 5.561,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar 4753 sayılı Yasa gereği oluşan tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ....... intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece Hazine tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesi; "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." hükmünü içermektedir. Buna göre, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların zilyetlikle kazanılabilmesi için öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlara ilişkin belirtmelik tutanağı, ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kaydının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerektiği düşünülmemiş, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle Hazine adına oluşan tapu kayıtlarının kapsamı tevzi haritaları ile belirlenerek aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, bundan sonra çekişmeli taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği hususu üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın çekişmeli taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin soyut beyanları ile yetinilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle, dava konusu taşınmazlara ve komşu taşınmazlara ait belirtmelik tutanakları ile ilgili tüm evrak getirtilerek toprak tevzi çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazların ne şekilde belirtildiği, belirtmelik tutanağına herhangi bir kayıt ya da belgenin esas alınıp alınmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, taşınmazların bulunduğu yerde varsa mera tahsis kararı, ekleri ve haritaları getirtilmek suretiyle dosya ikmal edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmazların başında davada menfaati bulunmayan, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında varsa belirtmelikte gösterilen kayıtlar uygulanmalı, buna göre taşınmazların öncesinin zilyetlik yolu ile iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli parsellerin öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal etmesi gereken yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazın değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor alınmalı, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, varsa mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, yapılacak değerlendirmede taşınmazların ekili olmadığı zamanlarda üzerinde hayvan otlatılmasının mutlak suretle bu taşınmazların mera olduğu anlamına gelmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazların tevzi tapusu kapsamında kalması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği, yine tapu kaydı kapsamında kalmayan bölümler yönünden de Kadastro Kanunu’nun 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.