Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Kadastro Mahkemesince tutanağın Kadastro Müdürlüğü'ne iadesine karar verildiği kadastro ekibince önceki tutanağa atıf yapılmak suretiyle ek tutanak düzenlendiği, ek tutanağın 29.4.1983-30.5.1983 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı ve süresi içinde Hazine tarafından tespite karşı dava açıldığı, Kadastro Kanunu'nun 27/son maddesi gereğince usul ve şekle İlişkin eksiklikler nedeniyle tutanakların kadastro Müdürlüğü'ne geri çevrilemeyeceği öngörüldüğünden tarafların delilleri toplanarak uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerektiğine" değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli parselin davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Niyazi mirasçısı Mehmet tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın vergi kaydı kapsamında kalmadığı kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Taşınmazın tarım arazisi olduğu, kamu yararına tahsis edilen veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle bir ilgisinin bulunmadığı, davalı tarafın tespitten geriye doğru aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinin 20 yılı aşkın süreye ulaştığı, tespit tarihi itibariyle zilyetlikle mülk edinme şartlarının davalı yararına gerçekleştiği mahallinde yapılan keşif, uygulama, yerel bilirkişi anlatımı, komşu parsellere revizyon görüp çekişmeli parsel yönünü davalıların adıyla okuyan kayıtlarla belirlenmiştir. Taşınmazın tarım arazisi olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davalıların dayanağını oluşturan ve kadastro tespiti sırasında 311, 314, 315 ve 316 sayılı parsellere revizyon gören 214 tahrir nolu vergi kaydı kapsamı dışında kalan bu taşınmazın zilyetlikle iktisabına engel bir hal bulunup bulunmadığı konusundadır. Kaydın doğu hududu Ahmet, batısı Hazan, güneyi yol, kuzeyi Çay ile çevrilidir. Hudutlar gayri sabit olsa dahi, bu taşınmazın mirasçı bırakmadan öldüğü söylenen Ahmet'in tarlasına el atmak suretiyle elde edildiği veya faal çaydan kazanıldığı iddia ve ispat edilmediği sürece kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabına engel bulunmamaktadır. Kaydın hududunda orman, mer'a ve harman yeri gibi taşınmazlar bulunmadığı gibi, taşınmazın bu tür yerlerden elde edildiği de iddia edilmemiştir. Taşınmazın salt kayıt kapsamı dışında kalması zilyetlikle iktisabına engel değildir. Hal böyle olunca; davalı adına zilyetliğe dayanılarak tespit edilen taşınmazlarla İlgili olarak Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince Tapu sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlükleri nezdinde araştırma yapıp miktar yönünden bir engel bulunmadığı ve taşınmazın araştırma sonunda mirasçı bırakmadan öldüğü ve mallarının Hazineye kaldığı tespit edilecek Ahmet tarlasından veya faal çaydan elde edilmediği belirlendiği takdirde taşınmazın tamamının davalı adına zilyetliğe dayanılarak tespit edilmiş gayrimenkul varsa, bu miktar düşüldükten sonra kalan arazinin davalı adına tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece taşınmazın niteliğine bakılmaksızın sadece kayıt kapsamı dışında kaldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 22.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.