MAHKEMESİ : TERME KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 16/11/2012NUMARASI : 1989/138-2012/47Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında Ç. Mahallesi çalışma alanında bulunan 47 ada 29 ve 31 parsel sayılı sırasıyla 123 ve 204 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı nedeni ile Hüseyin ve müşterekleri, 47 ada 30 parsel sayılı 172 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz aynı nedenle K.. Ç.., 47 ada 34 parsel sayılı 2431 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz aynı nedenle Hüseyin ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. Davacı N.. Ç.. tarafından davalılar K.. Ç.. ve F.. A.. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi ve tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda Fen Bilirkişileri Nuri Ertuğrul ve Cevat tarafından hazırlanan 16.08.2010 havale tarihli raporda (A), (B) ve (C) sembolleri ile gösterilen kısımlara ilişkin davalıların el atmasının önlenmesine, (A ) ve mavi renk ile gösterilen 58,03 metrekarelik kısmın; (B) sembolü ve sarı renk ile gösterilen 45,66 metrekarelik kısmın; (C) sembolü ve yeşil renk ile gösterilen 40,24 metrekarelik kısmın davacıya ait S. İli, T. İlçesi, Ç. Mah. 47 ada, 34 nolu parsele dahil edilmesine ve bu şekilde (tespit gibi Hüseyin l, N.. Ç.., Kemal Çetin, Ali Uzun, Reşat Yavuz , Remzi Yavuz adına) tapuya kayıt ve tesciline, 29 nolu parselin 123,00 metrekare olarak tespit gibi (Hüseyin , M.. K.., F.. A.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, 30 nolu parselin 172,00 metrekare olarak tespit gibi (K.. Ç.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, 31 nolu parselin ise 204,00 metrekare olarak tespit gibi (Hüseyin , M.. K.., F.. A.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalı F.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, verilen kararda gerekçe bulunmamaktadır. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde verilen kararların gerekçeli olması öngörülmüştür.1086 sayılı Yasa'nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda; mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi gerekçe ile kısmen kabul edildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsizdir. Bununla birlikte; Mahkemelerce tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uyumlu olması zorunludur. Mahkemece; kısa kararda “Davanın kısmen kabulü ile; Fen Bilirkişileri Nuri Ertuğrul ve Cevat tarafından hazırlanan 16.08.2010 havale tarihli raporda (A), (B) ve (C) sembolleri ile gösterilen kısımlara ilişkin davalıların el atmasının önlenmesine, (A) ve mavi renk ile gösterilen 58,03 metrekarelik kısmın; (B) sembolü ve sarı renk ile gösterilen 45,66 metrelik kısmın; (C) sembolü ve yeşil renk ile gösterilen 40,24 metrekarelik kısmın davacıya ait Samsun İli, Terme İlçesi, Çay Mah., 47 ada, 34 nolu parsele dahil edilmesine, bu şekilde tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda “Fen Bilirkişileri Nuri Ertuğrul ve Cevat tarafından hazırlanan 16.08.2010 havale tarihli raporda (A), (B) ve (C) sembolleri ile gösterilen kısımlara ilişkin davalıların el atmasının önlenmesine, (A) ve mavi renk ile gösterilen 58,03 metrekarelik kısmın; (B) sembolü ve sarı renk ile gösterilen 45,66 metrekarelik kısmın; (C) sembolü ve yeşil renk ile gösterilen 40,24 metrekarelik kısmın davacıya ait S. İli, T. İlçesi, Ç. Mah., 47 ada, 34 nolu parsele dahil edilmesine ve bu şekilde (tespit gibi Hüseyin l, N.. Ç.., Kemal Çetin, Ali Uzun, Reşat Yavuz , Remzi Yavuz adına) tapuya kayıt ve tesciline, 29 nolu parselin 123,00 metrekare olarak tespit gibi (Hüseyin Kılıçal, M.. K.., F.. A.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, 30 nolu parselin 172,00 metrekare olarak tespit gibi (K.. Ç.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, 31 nolu parselin ise 204,00 metrekare olarak tespit gibi (Hüseyin , M.. K.., F.. A.. adına) tapuya kayıt ve tesciline, ” şeklinde hüküm kurulmuş ve bu şekilde kısa kararda hakkında hüküm kurulmayan parseller ile ilgili gerekçeli kararda hüküm kurulmuş, çekişmeli taşınmazların kimler adına tescil edileceği kısa kararda belirtilmediği halde gerekçeli kararda hüküm altına alınmış bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Kısa kararın gerekçeli karara aykırı olması, mahkemelere olan güveni zedeleyeceği gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesine de aykırılık oluşturmaktadır. Bu durum; 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma nedeni olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının temiyiz edene iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.