Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10920 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19946 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KASTAMONU KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 11/09/2014NUMARASI : 2013/92-2014/44Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında D.Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 39 parsel sayılı 980,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz İsmail adına, 106 ada 42 parsel sayılı 128,88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise eşit paylarla davalı A.. D.., Hayati ve İlhan adına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit edilmiştir. Davacı N.. D.., miras yoluyla gelen hakka dayanarak mirasçılar adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı N.. D.. tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, çekişmeli taşınmazlardan 106 ada 39 parsel sayılı taşınmazın Hüseyin ait olduğu, ölümüyle mirasçılarının kullanımında olduğu, Hüseyin'in Salih mirasçısı olduğu, davacı N.. D..'ın kök murisi Fatma'nın da İsmail mirasçısı olduğu, İsmail ile Salih'in irsi ilişkisinin bulunmadığı, Fatma'nın Salih oğlu Arif ile evlenip ayrıldığı, 106 ada 42 parsel sayılı taşınmazın da Salih mirasçıları Ali, Hüseyin, Arif ve Hasan ait olup ölümleriyle mirasçılarının kullanımında olduğu, davacı N.. D..'ın kök murisi Fatma'nın Salih oğlu Arif ile evlenip ayrıldığı, dolayısıyla davacı Nail'in Fatma'dan kaynaklanan miras hakkının bulunmadığı kabul edilmek sureti ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı, 05.09.2007 tarihli dava dilekçesi ile çekişmeli 106 ada 39 ve 106 ada 42 parsel sayılı taşınmazlar ile birlikte 106 ada 41, 140 ada 2, 141 ada 2 ve 145 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik birlikte dava açmışsa da mahkemece 15/11/2007 tarihli oturumda dava konusu edilen taşınmazların maliklerinin ayrı ayrı kişiler olduğu ve aralarında hukuki irtibat bulunmadığı gerekçesiyle çekişmeli taşınmazlar bakımından dosyanın tefrikine karar verilmiştir. Davacı N.. D.., dava dilekçesinde taşınmazların kök muris dedesi İsmail'den kaldığı ve annesi Hacere'nin payı olduğunu iddia etmiş, mahkemece 02.05.2014 tarihinde yapılan keşifte ise dava konusu 106 ada 39 ile dava dışı 106 ada 37 ve tefrik edilen 106 ada 41 parsel sayılı taşınmazların İsmail kızları Seher, Şerife ve Fatma'ya ait olup taşınmazların miktarlarının eşit olarak yazılması gerektiği, Salih çocukları Arif, Hüseyin, Hasan ve Arif'in taşınmazlarla ilgisinin bulunmadığını, dava konusu 106 ada 42 parsel sayılı taşınmazda da Salih çocukları Ali, Hasan, Hüseyin, Arif ile İsmail çocukları Seher, Fatma ve Şerife'nin ortak malik olduklarını, Fatma'dan gelen payı istediğini beyan etmiştir. Yine davacı, mahkemenin 06.03.2008 tarihli oturumunda 106 ada 39 parsel sayılı taşınmaza komşu dava dışı aynı ada 37 parsel sayılı taşınmazın annesi adına yazıldığını, ancak miktarının eksik yazıldığı, eksikliğin 106 ada 39 parsel sayılı taşınmazda kaldığını öne sürmüştür. Dosya kapsamından ve nüfus kayıtlarının incelenmesinde İsmail kızları Şerife'nin Salih oğlu Ali ile, Sehare'nin Salih oğlu Hüseyin ile, davacı anneannesi Fatma'nın da Salih oğlu Arif ile evli olup Fatma'nın sonrasında ayrıldığı, davacı Nail'in annesi Hacere'nin de davacının anneannesi İsmail kızı Fatma ile davalıların kök murisi Arif'in çocuğu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davacı Nail'in çekişmeli taşınmazlara yönelik iddiaları çelişkili olup mahkemece çelişki davacıya açıklattırılmak suretiyle netleştirilmemiş, eldeki dava konusu taşınmazlar ile tefrik edilen taşınmazların kimden kaldığı, davacının murisi anneannesi Fatma'nın babası İsmail'den mi, yoksa davalıların dedesi Salih'ten mi kaldığı araştırılmamıştır. Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesi hakime davayı aydınlatma görevi vermiş olup, anılan yasa maddesi aynen "hakim maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılarak hangi taşınmazın kimden ne şekilde kaldığı, mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığı sorulmalı, ayrıca davacı Nail'in aynı dava dilekçesi ile birlikte dava açtığı taşınmazlara yönelik tefrik edilen dosyaların birleştirilmesi gerekip gerekmediği düşünülmelidir. Mahkemece, taşınmazların kimden ve ne şekilde kaldığı ile taksim konusunda yapılan araştırma yetersiz olup, bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle, Kastamonu Kadastro Mahkemesi'nin 2013/92 Esas 2014/44 Karar sayılı dosyasında davacının (temyize konu taşınmazda dahil) birden fazla taşınmaz için aynı dilekçe ile tek dava açtığı, yargılama sırasında bu dosyaların tefrik edildiği davacının dava konusu taşınmazlar bakımından aynı sebeplere dayandığı tefrik edilen bu dosyaların birlikte görülmesi gerektiği dikkate alınarak dosyaların birleştirilmesi hususu değerlendirilip, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanmalı, gerektiğinde taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisini ve paylaşma olgusunu bilebilecek aynı yerdeki şahıslar arasından yerel bilirkişi araştırması yapılarak ve bu yönde taraflara tanık bildirme imkanı verilerek mahallinde yeniden keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında en az 3 yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tarafların bildirdikleri ya da bildirecekleri tüm tanıklar hazır bulunduğu halde, ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan çekişmeli taşınmazların öncesinin kimden geldiği, davalılar kök muris Salih'ten gelip gelmediği, Salih mirasçıları arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi taşınmazın hangi mirasçı payına düştüğü, taraflara birlikte ya da ayrı ayrı isabet edip etmediği, çekişmeli taşınmazların kim tarafından ne suretle kullanıldığı, taşınmazlarda zilyet olanların zilyetliğinin tereke adına olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı ve ayrıca uzun süredir davalılar tarafından zilyet olunması halinde nedenleri etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, taşınmazların Salih'ten kaldığı ve taksim edilmediğinin anlaşılması halinde, taşınmazlara zilyet olan mirasçı ya da mirasçıların zilyetliğinin tereke adına olduğu, kendileri yararına zilyetlik ile iktisap hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeli; usulüne uygun paylaşma olgusunun ispatlanması halinde ise uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği hususu düşünülmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, kadastro tutanağının edinme sebebinde bildirilen olaylara aykırı sonuçlara ulaşılması halinde de hazır bulundurulacak tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalı, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir rapor alınmalı, davacının Arif mirasçısı olduğu nazara alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı N.. D..'ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.