MAHKEMESİ : BORÇKA KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 11/09/2013NUMARASI : 2012/87-2013/378Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında A.Köyü çalışma alanında bulunan 142 ada 1 parsel sayılı 3.873,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı B.. A.. adına tespit edilmiştir. Davacı K.. G.. tarafından davalı B.. A.. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 142 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı B.. A.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı K.. G.. tarafından temyiz edilmiştir. Dava, genel mahkemeden aktarılan dava olup, tespit tutanağının malik hanesi hukuken boş hükmündedir, malik hanesi sehven doldurulmuş olması hukukça değer taşımaz. Buna göre mahkeme, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca gerçek hak sahibini belirlemek üzere inceleme ve araştırma yapmak zorundadır. Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği, mülkiyet iddiasını ispat edecek yeterli delil ibraz edemediği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Zira Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşifte alınan beyanlarda dava konusu taşınmazın davacıya ait olup, onun zilyetliğinde bulunduğunun belirtildiği, Kadastro Mahkemesince yapılan keşifte ise mahalli bilirkişilerin beyanlarında dava konusu taşınmazın A.. G..'e ait olduğu, ölümüyle mirasçıları arasında yapılan paylaşmada Nazım düştüğü, daha sonra yapılan satışlar sonucu davalı B.. A..'a geçtiği, davacı tanığının beyanında ise dava konusu taşınmazın davacının zilyetliğinde bulunduğunun belirtildiği halde beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, çelişkili bulunan tanık ve bilirkişi sözleri ile yetinilerek karar verilmiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için taşınmaz başında elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ne sıfatla kullanıldığı, ayrıca çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat niteliğindeki su deposu ve meyve ağaçlarının kim tarafından yapıldığı ve dikildiği hususlarında ayrıntılı beyan alınmalı, alınan beyanların tespit tutanağındaki beyanlar ile çelişmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilmek suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca re'sen malik araştırması yapılması gerektiği hususu gözetilmek suretiyle toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı K.. G..'in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.