Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10498 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11273 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/01/2013NUMARASI : 2006/125-2013/115Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu K.Mahallesi çalışma alanında bulunan 47 ada 51 parsel sayılı 689.478,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki hali ve taşlık arazi niteliğindeki yerlerden olması nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı A.. S.., miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.247,08 metrekare yüzölçümündeki yerin son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dava kesinleşen kadastro tespiti sonucu oluşan tapu kaydının iptali istemiyle açıldığına göre, kadastro tespit tarihi itibarı ile mevcut hukuki durumun belirlenmesi zorunludur. Buna göre araştırılması gereken dava tarihine kadar değil, taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı 1983 yılına kadar geçen 20 yıllık süredir. Ne var ki, yerel bilirkişi ve tanıkların, hükme esas alınan zilyetliğe ilişkin beyanları daha çok dava tarihi olan 22.06.2006 tarihinden önceki 20-25 yıllık döneme ilişkin olup, her ne kadar taşınmazların daha önce de davacının babasının kullanımında olduğu belirtilmiş ise de, kadastro tespitinden önceki zilyetlik süresi hususunda ayrıntılı bilgi alınmadığı gibi dosyada mevcut olan ziraat mühendisi bilirkişi raporu da yukarıda sözü edilen döneme ilişkin ayrıntılı bilgiler içermemektedir. Çekişmeli taşınmaz bölümünün imar-ihya edilip edilmediği ve edilmişse yasada öngörülen şekil ve sürede ekonomik amaca uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünde hava fotoğrafı incelemesi de yapılmamıştır. O halde; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle kadastro tespit tarihi olan 29.12.1983 tarihinden 20-25 yıl önceki zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu fotoğraflar kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat ve bir jeodezi ve fotogrometri uzmanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte, hava ve uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmeli, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu ve davacı tarafça ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, uzman ziraat mühendislerinden ayrıca çekişmeli taşınmaz bölümünün toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, yine raporda taşınmazın imar-ihyaya tabi yerlerden olup olmadığı, öyleyse bu işlemin tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmışsa kadastro tespit tarihi ile tamamlanma tarihi arasında ne kadar süre geçtiği hususlarına yer verilmesi istenilmeli, tanık ve yerel bilirkişilerden özellikle kadastro öncesi döneme ilişkin zilyetlik durumu hakkında ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi beyanları komşu taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; dava, tapu iptali ve tescil davası olduğu halde tescil davası gibi değerlendirilerek hüküm kurulması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 16.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.