Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10233 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16561 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MANAVGAT 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ....Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1974 yılında yapılan kadastro sırasında çalılık niteliği ile tespit harici bırakılan, 2004 yılında da 1155 parsel numarası ile Hazine adına ihdasen tapu kaydı oluşturulup aynı yıl içerisinde yapılan imar uygulaması sonucu 2131 ada 5 parsel numarası ve 266,00 metrekare yüzölçümü ile Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarihten ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu tarihe kadar lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluştuğu iddiası ile tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3 maddesi “mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak; kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda mahkemece, gerekçeli kararda davacı ve davalıların iddia ve savunmaları yazılarak kararın gerekçe bölümünde "Yapılan yargılama, dava dilekçesi, duruşmadaki açıklayıcı beyan, cevap dilekçeleri, tapu kaydı ve dayanak tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." denildikten sonra, hükmün sonuç bölümünde davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Mahkemenin kararının yukarıda açıklanan haliyle gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.