Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 986 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13837 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; suç tarihinde Ulupark karşısı Ziraat Bankası ATM'sinden 600 TL emekli aylığını çektiğini söyleyen katılanın, yolda yürümekteyken yanına yaklaşıp, selam veren 50-55 yaşlarında kır saçlı biri olarak eşgali verilen ve olay tarihinden yaklaşık yedi ay sonra başka bir suçlama nedeniyle yakalanan sanığın, şikayetçiye elinde tuttuğu kamera (... marka fotoğraf makinası) gösterip "Almanya'da ??alışıyorum, paraya ihtiyacım var, bunu ucuza satmak isterim...biraz önce yaşlı biri talip oldu, gavur parası vereceğim dedi, ona satmak istemedim..." gibi sözlerle diyalog ortamı yarattığı o sırada yanlarına yaklaşan ve sanıkla birlikte hareket ettiği ileri sürülen 35 yaşlarındaki, açık kimliği belirlenemediğinden evrakı tefrik edilen ikinci şüphelinin, kameraya talip olan yaşlı kişinin oğlu olduğu tanıtımı yapıldıktan sonra sanıkla halen pazarlığın sürdüğü intıbaının yaratılması aşamasında sanığın "..size kamerayı satmayacağım..." sözde inadını kullandığında ikinci şüphelinin katılana "..kamerayı sen alıver, ben de senden alayım..." önerisinde bulunması, katılanın o kadar parası olmadığını söylemesine rağmen laf kalabalığının da olduğu ortamda bir şekilde onun 600 TL'sinin sanığa teslim edilmesinin sağlanması, kameranın katılanın eline tutuşturulması, bunu ikinci şüpheliye vermek için arkasına döndüğünde o şahsın ortadan kaybolmuş olduğunu görüp şaşkınlık yaşaması esnasında parayı almış olan sanığın da gözle kaş arasında olay yerinde uzaklaşmış bulunması şeklinde gerçekleşen "dolandırıcılık" suçunu oluşturduğu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Temel hapis cezası asgari hadden takdir ve tayin olunduğu halde aynı gerekçeye dayanılarak adli para cezasının hesaplanmasına esas alınan temel gün birim sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. Maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının birinci paragrafında yer alan "150" ve beşince fıkrasndaki "3.000,00" rakamlarının çıkartılarak yerlerine "5" ve "100" rakamları yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANNAMASINA, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.