Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9784 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17411 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/197432MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/03/2010NUMARASI : 2009/100 (E) ve 2010/289 (K)SUÇ : Güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, katılan Rahşan'ın kendisine ait kardeşi mağdur Muhammet'e kullanması için verdiği cep telefonunu mağdurdan bir kaç dakikalığına görüşme yapmak üzere isteyip sonrasında da cep telefonunu alarak olay yerinden uzaklaştığı iddia edilen olayda; Yargıtay CGK'nın 12/06/2012 tarihli, 2011/15-440 E, 2012/229 K sayılı ilamında belirtildiği gibi, başlangıçtan itibaren hırsızlık kastıyla hareket ettiği anlaşılan sanık ile şikayetçi arasında yasa koyucu tarafından güveni kötüye kullanma suçunun oluşması amacıyla aranan nitelikte, zilyetliğin devrine ilişkin, tarafların aldatılmamış özgür iradeleriyle kurulan ve hukuken geçerli olan bir sözleşme, dolayısıyla hukuksal anlamda geçerli bir zilyetlik devrinin bulunduğundan ve sözleşme sonucu meydana gelmiş olan güvenden söz edilemeyeceğinden, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu ve bu suça ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son hükmü uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 20/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.