Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 952 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22925 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurumveya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, sanıklardan ...'e ait araçla sanık ...'ın katılanın işyerine giderek kendisini .. olarak tanıtıp .. adına tanzim edilmiş sahte sürücü belgesini gösterip fotokopisini vererek katılana nakliye olup olmadığını sorduğu, katılanın da Manazlar firmasına ait 17140 kg mısır yükünü ..'ye götürmek üzere sanık ... ile anlaşıp 505 TL de nakliye ücreti verdiği, sanığın yükü aldıktan sonra diğer sanık ... ile buluşup araca yüklenen mısırı ...'ya götürerek 6000 TL'ye satarak parayı paylaştıkları iddia ve kabul olunması ve olayda kamu kurumu olan ... Tescil Büro Amirliğinin maddi varlığı olan sürücü belgesinin kullanılması karşısında sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d madesinde öngörülen Kamu kurum ve kuruluşlarının, araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii, sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakların saklı tutulmasına 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.