Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9367 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19910 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, hırsızlıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hırsızlık suçu, bir başkasının taşınır malının, rızası olmaksızın alınması ile oluşur.... geçerli olabilmesi için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır. Failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddi veya manevi olabilir. Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten ... tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.Sanıklar ... ve ...'nın, kimliği tespit edilemeyen iki kişiyle birlikte petrol boru hattından hırsızlık yapacakları konusunda fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek verdikleri bu kararın icrası kapsamında olay mahalline gittikleri, burada evrakları tefrik edilen iki şahsın petrol boru hattına zarar vererek amaçlarına ulaşmaya çalıştıkları, ancak olay yerine yakın yerde bulunan tanıklar Müslüm ve ...’nın durumu fark etmeleri üzerine hırsızlık suçunun tamamlanamayıp teşebbüs aşamasında kalmasına rağmen, petrol boru hattının eylem nedeniyle zarar gördüğünün tespit edildiğinin iddia olunduğu olayda;1-Sanık ... müdafii tarafından temyiz isteminin reddine dair ek karara yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Temyiz isteminin reddine dair 27.01.2010 tarih ve 2009/64-2010/1 E-K sayılı ek kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, bu karara yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, anılan ek kararın ONANMASINA,2-O yer Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ile sanık ... Zavallı müdafiinin sanıklar hakkında hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapmış oldukları temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ile sanık ... Zavallı müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,3-O yer Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ile sanık ... Zavallı müdafiinin sanıklar hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapmış oldukları temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK’nın 37. maddesinde yer alan müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır. Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği yasal tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, yasal tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır. TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi yardım, fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamayı ve suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmayı ifade eder. Manevi yardım ise, suç işlemeye teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaat etmek ve suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.Bu bilgiler ışığında sanıkların suçun işlenmesinde üstlendiği rol ve yaptığı katkı gözönüne alındığında; boru hattından petrolün çalınacağını bilerek, elde edilecek menfaatten pay alacaklarıdüşüncesiyle hırsızlık yapmaya önceden karar verdikleri ve olay sırasında el ve işbirliği içerisinde gözcülük yaparak eyleme iştirak ettikleri, bu şekilde güvenlik güçlerinin geldiğini haber vererek açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen kişilerin kaçmalarını sağladıklarının anlaşılması karşısında; kamu malına zarar verme suçundan dolayı da müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, eylemlerinin kimlikleri belirlenemeyen kişilere yardım etme niteliğinde olduğundan bahisle TCK’nın 39. maddesi gereğince indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ile sanık ... Zavallı müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.