Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9365 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19912 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen ya da rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19’uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK anlamında bir konuttur. Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat); konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk, kömürlük, balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler, o yer sahibinin yaşama biçimi, mevcut olanakları, sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir. Apartman giriş kapısından sonraki koridorların, merdiven ve merdiven boşluklarının, daire giriş kapısı ön kısımlarının, sahanlıkların apartmanda oturanlara ait ortak “eklenti” olduğunun kabulü gerekir. Apartman dış kapısının açık kalması, bu kısımların eklenti olma niteliğini etkilemeyeceği gibi eklenti sayılmamasına da neden olmaz. Dış kapının konması; bu yerlerin dış âlemle ilgisinin kesildiğine ve yasa dışı bir amaçla içeri girilmesine izin verilmediğine ilişkin iradenin bir göstergesidir. Merdivenler ve sahanlık, konuta giriş çıkış için zaruri, konutun kullanış amacını tamamlayan ve sağlayan, konuta bağlı yerlerdendir. Her isteyenin bu yerlere girmesi ve yararlanması olanaksızdır. Sahanlık ve merdiven olmadan konut olamayacağı gibi, konut olmadan da merdiven ve sahanlık olamaz. Bu itibarla konut ve apartman merdiveni birbirinden ayrılmaz birer parça ve merdivenler konutun eklentileridir. Rızaya aykırı olarak girme veya rıza ile girildikten sonra çıkması istenilmesine rağmen çıkmayan kişi bu eylemini, açık bir rızaya gerek olmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerinde işlemesi hâlinde Fail ikinci fıkraya göre cezalandırılacaktır. Girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri, avukatlık bürosu, doktor muayenehaneleri, emlak bürosu, mimar bürosu, vb. gibi izinle girilmesi gereken yerlerdir. Girilmesi mutat olan yerlere, süper marketler, mağazalar, dükkânlar, pasta salonları, kahvehane, restoran ve lokantalar, sinema, tiyatro, otel, bar, hastane örnek gösterilebilir. Halka açık olduğu saatlerde bu gibi, yerlere giriş de suç oluşmaz. Ancak halka kapalı olan saatlerde buralara rıza haricinde girilmesi hâlinde bu fıkradaki suç oluşacaktır.Hırsızlık suçu, bir başkasının taşınır malının, rızası olmaksızın alınması ile oluşur. Rızanın geçerli olabilmesi için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır. Failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddi veya manevi olabilir. Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten ... tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.Suça sürüklenen çocukların, Sıtkı Kulak İlköğretim okulunun bahçesinde bulunan mülkiyeti İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait şikayetçinin işlettiği kantinin pencere demirinin kaynak kısmını demir çubukla kırarak içeriye girdikten sonra kantinde bulunan 52,00 TL bozuk parayı alarak ayrıldıklarının iddia edildiği olayda; 1-Mala zarar verme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 5219 sayılı Kanun’un 3-B. maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/1. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin bu suçtan kurulan hükme yönelik temyiz isteğinin aynı kanunun 317. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5395 sayılı Kanun’un 3/a-2 maddesine göre, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için, “suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanılması gerekirken, “sanık” ibaresinin kullanılması mahallinde düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,3-Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... haklarında işyeri dokunulmazlığının ihlali ile hırsızlık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocukların, üzerlerine atılı olan ve 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4 ve 142/1-a maddelerinde tanımlanan işyeri dokunulmazlığının ihlali ve hırsızlık suçlarının gerektirdiği cezaların miktar ve nevi itibariyle, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 66/2 ve 67/4 maddelerine göre hesaplanan 6 yıllık zamanaşımının suç ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak haklarındaki kamu davalarının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 3-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; a)Suç tarihinde Sıtkı Kulak ilköğretim okulunun kantinine girmek isteyen kişilerin olduğunun anons edilmesi üzerine, olay yerine intikal eden güvenlik güçlerinin okulun bahçesinden sitelere doğru kaçmakta olan suça sürüklenen çocuğu kesintisiz olarak takip ederek... Bulvarı üzerinde yakaladıklarının anlaşılması karşısında, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden, yazılı şekilde tamamlanmış suçtan hüküm kurulması,b) Hırsızlık suçunun saat:02.25 sıralarında işlendiğinin tespit edilmesi ve UYAP sisteminde görülen güneşin doğuş saatinin 05.38 olduğunun anlaşılması nedeniyle eylemin geceleyin gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında; TCK’nın 143. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, c) Hırsızlık suçuna teşebbüs edilen yerin kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde olması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 142/1-a. maddesi yerine, aynı kanunun 142/1-b. maddesi gereğince hüküm kurulması, d) 5395 sayılı Kanun’un 3/a-2 maddesine göre, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için, “suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanılması gerekirken, “sanık” ibaresinin kullanılması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.