MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralamaHÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Suça sürüklenen çocuk ...'ın, iş vereni olan ... ile birlikte kira alacağı konusunu konuşmak amacıyla Tellioğlu İşhanı'nda yazıhanesi bulunan katılanın yanına gittiği, ... ile katılan arasında kira alacağı meselesinden dolayı meydana gelen tartışma sonucunda çıkan kavgada; suça sürüklenen çocuk ...'ın, ele geçirilemeyen bıçak ile katılanı sol baldırından etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı; ve ayrıca olaydan dört gün sonra katılana ait... plakalı aracın muhtelif yerlerine sopa ile vurarak zarar verdiğinin iddia edildiği olayda; 1- Suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından, mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde; Oluşa, suça sürüklenen çocuğun savunmalarına, görgü tespit ve olay tutanağına, tanık anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğun, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin mala zarar verme suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Adli para cezalarının infazını düzenleyen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 106/3. maddesinde hükmedilen adli para cezasının ödeme emrinin tebliği üzerine belli süre içinde ödenmesi gerektiğinin açıkça düzenlenmiş olduğu, aynı maddenin 4. ve 11. fıkralarında ise 18 yaşını doldurmayan kişiler ile ilgili uygulamanın nasıl yapılacağının belirtildiği, hakkında yargılama yapılarak mahkumiyetine karar verilen kişinin 18 yaşından küçük olduğunun anlaşılması karşısında; aynı kanun hükümlerine göre; adli para cezasının tahsili için ilamın Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verileceği ve bu makamlarca da 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre ödenmeyen adli para cezasının tamamının tahsili yoluna gidileceği dikkate alınarak, mahkemenin uygulamasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiş ve bu nedenle bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 1- Katılan vekili tarafından, kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;Oluşa, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; katılanın, suça sürüklenen çocuk ...'a veya bir başkasına yönelik gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmesi muhakkak olan haksız bir saldırısının bulunduğuna dair hiç bir tespitin yapılamadığı ve buna ilişkin herhangi bir delilin elde edilemediği gibi suça sürüklenen çocuğun hiç bir aşamada; kendisine yönelik haksız bir saldırının gerçekleştiğinden bahsetmediğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuğun katılana yönelik gerçekleştirdiği sabit görülen silahla kasten yaralama eyleminden dolayı mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle eylemin meşru savunma kapsamında gerçekleştiğine ilişkin isabetsiz gerekçelerle suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.