Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8901 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22320 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/343349MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 14/06/2010NUMARASI : 2010/130 (E) ve 2010/178 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Katılan Ö.. Z..'ya piyangodan ikramiye çıktığı, parayı değerlendirmek isteyen katılanın emlakçının yanında çalışan sanık ile tanıştığı, bir kısım gayrimenkulleri sanık Y.. Ö..'ın aracılığıyla satın aldığı, katılan O.. Z..'nın da Ö.. Z..'nın oğlu olduğu, .. Sokak No:... Bostanlı adresindeki işyerini sanığın katılanlara gösterdiği, satıcı ile 250.000 TL karşılığı anlaştığını, isterlerse işlemlerini hemen başlatabileceğini söylediği, daha sonra sanığın O.. Z..'yı arayarak işyerini satın almak için 10.000 TL kapora yatırmasını söylediği, Osman'ın da Akbank Bostanlı Şubesindeki hesaba 10.000 TL'yi yatırdığı, sanığın tekrar Osman'ı arayarak satın alacakları işyeri üzerinde ipotek olduğunu ipoteğin kaldırılması için 35.000 TL'ye ihtiyaç olduğunu söylediği, bunun üzerine Osman'ın sanığın hesabına 35.000 TL'yi yatırdığı, sanığın bu işyerinin satışının gerçekleşmemesi üzerine katılanlardan komisyon alacağı olan toplam 45.000 TL'yi vermek istemediği iddia edilen olayda; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, işyerinin satış işlemleri ile ilgilendiği iddia edilen Mahir isimli şahsın açık kimlik ve adresinin tespit edilerek tanık sıfatıyla dinlenmesi, satın alınmak istenilen işyerinin tapu kaydında olay tarihinde ipotek bulunup bulunmadığı araştırılması sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayın ve takdir edilmesi yerine yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.